31 Ocak 2013 Perşembe

Almanya’daki Güvenlik Zirvesine Protesto Kararı

NATO
02 Şubat 2013 tarihinde Almanyanın Münih kentinde NATO ‘güvenlik’ zirvesi gerçekleştiriyor. 

Almanya’daki ATTAC Münih, Almanya Komünist Partisi, Barışı Destekleme Şebekesi, Pax Christi Münih, PDS Münih, Bayern Münih Genç İşçiler örgütü, Nazizm Madurları Derneği, Anti-faşist federasyon NATO’nun 2 Şuba 2013’te Almanya’nın Münih kentinde düzenleyeceği Güvenlik Konferansı’na karşı eylem çağrısı yaptı. 

NATO ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin temsilcileri, askeri ve savaş strateji uzmanları ile silahlanma lobi üyeleri 2 Şubat günü Almanya’nın Münih kentindeki Bayerscher Hof otelde güvenlik zirvesi topluyor.

ATTAC Münih, Almanya Komünist Partisi, Barışı Destekleme Şebekesi, Pax Christi Münih, PDS Münih, Bayern Münih Genç İşçiler örgütü, Nazizm Madurları Derneği, Anti-faşist federasyon bu toplantıya karşı eylem çağrısında bulundu.

“Biz kendi güvenliğimizi politikaclara ve askeri strateji uzmanlarının ellerine teslim etmek istemiyoruz” denilen çağrıda şunlar belirtildi: “Onlar için mesele ABD ve AB devletlerinin ekonomik egemenlik çıkarlarını güvence altına almaktan ibaret. Yaptıkları silah ihracatıyla bu devletler yaşanan uluslararası katliamı feci şekilde arttırmaktadır.”

Onların kendi tasarladıkları dünya düzeninin oyun kuralları hakkında fikir danışırken, kendilerinin ise sokağa çıkacağı ve bu gelişmleri protesto edileceği vurgulanan açıklamada, “Savaşlar bombalar düştüğü zaman başlamaz” diye devam etti.

Bugün dünyada bir milyar insanın açlıkla boğuştuğu da vurgulanan açıklamada Jean Ziegler’den, “Her 5 saniyede bir çocuk yetersiz beslenmeden veya hafif bir hastalıktan dolayı ölmektedir. Bu çocuklar ölmemekte, öldürülmektedirler“ altıntısı da yapıldı. Onları öldürenin ise cesetler üzerinden kar elde eden bir dünya düzeni olduğu da vurgulanan açıklama, “Bu gezegenin doğal yaşam kaynaklarını sistematik bir şekilde talan eden ekonomik düzendir; yağmuru içinde taşıyan bulutlar gibi savaşı içinde taşıyan kapitalist sistemdir.

Tıpkı işkence, adam kaçırma, sivillerin kitleler halinde imhası gibi, yoksulluk ve kötü iklim koşullarından dolayı mülteci olmuş insanlara karşı örülen duvarlar, ya da Alman silah ithalatının kurbanları da savaşın doğal sonuçlarındandır. Bu savaşların kurbanları her zaman için insanlardır, doğadır ve bu dünya üzerinde birlikte yaşama kültürüdür” diye devam etti.

Elde edilen karların katliam ve savaşların tetikleyicisi SiKo olduğu da vurgulanan açıklamada şöyledendi: “Bunun için de askeri strateji uzmanları ‘Güvenlik’ Konferansı’nda yer almaktadır. Kendi siyasetlerini insanların korkuları sonucu sessiz kalmaları üzerine kurmaktadır. Bu korku işsizlik korkusu, çocuklarının geleceği korkusu ya da terör korkusudur.

Cani savaşların, uluslararası çaptaki açlık sorununun ve ekolojik erozyonun sorumluları insanları mevcut dünya düzeninin başka bir alternatifi olamayacağına inandırmak istiyorlar.”

Protestoya Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) ve Kürdistan Ögrenciler Birliği (YXK) de destek veriyor. Ayrıca Kürdistan’dan konuşmacıların da katılması bekleniyor.

Kaynak: savaskarsitlari.org 31 Ocak 2013

Suriye’de İsrail Jetleri

uç
İsrail savaş uçaklarının dün gece Lübnan hava sahasını ihlal ederek Suriye-Lübnan sınırındaki bir hedefi vurduğu iddia edildi. 

Rus televizyonu “Russia Today”ın internet sayfasındaki habere göre, İsrail savaş uçakları, dün gece Lübnan hava sahasını geçerek Suriye’den komşu Lübnan’a doğru hareket eden bir araç konvoyunu vurdu.

İsrail’in son dönemde Esad rejimine ait kimyasal silahların Lübnan’daki Hizbullah’ın eline geçmesinden çekindiği ve alarmda olduğu ifade edildi.

“Russia Today”ın İsrail’deki muhabiri, İsrail ordusuna ait savaş uçaklarının dün gece Suriye-Lübnan sınırındaki bir araç konvoyunu vurduğunu söyledi. Haberde, İsrail’in vurduğu araç konvoyunun Suriye’den Lübnan’a geçmeye çalıştığı sırada vurulduğu ileri sürüldü.

Lübnan ordusundan bugün yapılan açıklamada da, dün gece İsrail savaş uçaklarını hava sahalarını ihlal ettiği vurgulandı. Açıklamada, 4 İsrail hava uçağının Lübnan’ın güney kıyısındaki Nakura kasabası yakınlarında saatlerce hava sahası ihlalinde bulunduğu belirtildi.

BİR HAFTADA 12 İHLAL

Lübnan ordusunun açıklamasında, son bir hafta içinde 12 İsrail savaş uçağının Lübnan hava sahasını ihlal ederek, Lübnan-Suriye sınırı üzerinde uçtuğu da ifade edildi.

İsrail ordusu ise bu yöndeki haberlerle ilgili şu ana kadar bir açıklama yapmadı.

Kaynak: yuksekovahaber.com 31 Ocak 2013

Kerkük’teki Patlamaların Artmasında, Dicle Gücü Şüphesi

kerkukte_bomba_yuklu_aracla_saldiri_12_olu_h109178
Dicle Operasyon Komutanlığının oluşturulduğu günden itibaren Kerkük’te meydana gelen patlamalarda geçen yıla göre %28 artış oldu.  

Dün Kerkük Valisi Dr. Necmedîn Kerîm başkanlığında Kerkük’teki güvenlik birimleri başkanları ve Kerkük il meclisi’nin katılımıyla Kerkük Yüksek Güvenlik toplantısı gerçekleşti.

Toplantı ardından yapılan açıklamada Kerkük Valisi Dr. Necmedîn Kerîm toplantıda Kerkük İl Meclisi’nden Kerkük’ün güvenliğinin sağlanması amacıyla kent çevresine hendek kazılması için bütçe ayrılmasını istediği kaydedildi.

Dr. Necmedîn Kerîm toplantıda ayrıca gösteri ve miting düzenlemek isteyen vatandaşların, gösteri ve mitingin düzenleneceği yeri belirlemesinin ardından gösterilere izin verilmesini isteyerek, güvenlik birimlerinden eylemcilerin güvenliklerini sağlamalarını istedi.

Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin emri ile oluşturulan Dicle Operasyon Komutanlığının oluşturulmasının ardından Kerkük’te meydana gelen patlamalarda %28 artış olduğuna dikkat çeken Kerkük Valisi Necmedîn Kerîm; “Son üç yılda Kerkük’te hiçbir bombalı intihar saldırısı meydana gelmedi. Fakat Dicle Operasyon Komutanlığı oluşturulduğundan beri 5 bombalı intihar saldırısı gerçekleşti” dedi.

Kaynak: dengeazad.com 31 Ocak 2013

Türkiye Barzani’nin Arabulucu Olmasında Israrcı

pkk-ile-subatta-3-gorusme
PKK ile Avrupa’da doğrudan görüşmek yerine Kuzey Irak üzerinden görüşmeler sürdürmeyi tasarlayan MİT, Barzani’nin aracılık yapmasında ısrarcı. 

PKK yönetimi ise Barzani’nin öne çıkmasını istemiyor. Şubat ayında PKK ile üç görüşme yapılabileceği iddia ediliyor 

MİT yetkililerinin ve BDP’lilerin İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmelerden sonra kamuoyu bir yandan yapılacak yeni görüşmelere, diğer yandan izlenecek yol haritasına odaklanırken, Türkiye dışında yeni bir müzakere sürecinin başladığı iddiaları kulislere yansıdı. 

PKK’nın silah bırakması amacıyla başlatılacak müzakerelerin Oslo’da olduğu gibi üçüncü bir gözetiminden çok Kuzey Irak’ta, Mesut Barzani aracılığıyla yürütülmesinin daha sağlıklı olacağının düşünüldüğü bildirildi.

Erbil Süleymaniye

Bu kapsamda MİT son dönemlerde Kuzey Irak’ın Erbil kentinde faaliyetlerini üst düzeye çıkardı. Biri Barzani’nin sarayının da bulunduğu Selahaddin kentinde olmak üzere 6 irtibat bürosu bulunan MİT’in tüm büroları bu süreçte aktif görev aldı.

Kuzey Irak’taki Kürt kaynakları, MİT’in görüşmelerin Erbil’de Barzani’nin arabuluculuğunda yapılmasında ısrar ettiği, bu kapsamda örgüte bu yönde teklif götürüldüğü, ancak örgüt yönetiminin Süleymaniye seçeneğinde ısrar etmesi nedeniyle beklenen görüşmelerin geçici olarak ertelendiğini ileri sürdü.

Milliyet’in edindiği bilgiye göre, görüşmelerin Erbil’de yapılması için 9 aydan bu yana PKK’ya baskı yapılıyor.

Bu kapsamda Barzani’nin görüşmelerin Erbil’de yapılması konusunda bir süre önce açıklama yaptığı ve ardından örgüt yönetimine bu kapsamda mesaj gönderdiği biliniyor.

Ancak örgüt yönetimi, çözüm sürecinde Barzani’ye önemli rol biçilmesini istemiyor. Bu nedenle Süleymaniye seçeneğini dillendiriyor.

Geçtiğimiz ay BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, Süleymaniye’ye giderek KYB’nin Celal Talabani’den sonra gelen ikinci etkili ismi Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkan Yardımcısı Kosret Resul Ali ile görüşme yapması BDP’nin de Süleymaniye seçeneğine sıcak yaklaştığı yorumlarına yol açtı.

‘Keşke süreçte olsaydı’

İddiaya göre, Almanya’da tedavi gören Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yi Almanya’da ziyaret eden Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün, Talabani’nin eşi Hero Talabani’yi Türkiye’ye davet ettiği ve İstanbul’da bir görüşme gerçekleştirildiği bildirildi.

Görüşmede Öcalan’ın geçmiş olsun dileği iletilerek, “keşke bu sürecin içinde olsaydı” mesajının aktarıldığı öğrenildi.

Hero Talabani’ye Öcalan-Türk görüşmesinin detayları hakkında da bilgi verildiği ileri sürüldü. Görüşmenin detaylarının kağıda döküldüğü ve 18 sayfayı bulan detayların Talabani’ye aktarıldığı ifade edildi.

Hero Talabani’nin de sürece yönelik görüşmelerin Süleymaniye’de olmasını arzuladıkları yönünde görüş aktarıp “Evimiz görüşmelere açık” dediği ifade edildi.

Gazetecilerle görüşecek

Milliyet’in edindiği bilgiye göre, örgütün silah bırakması yönünde Şubat ayında üç görüşme yapılması bekleniyor.

İlk görüşmenin yakın zamanda yapılacağı ifade ediliyor. Görüşmelerle ilgili MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın özel bir birim oluşturduğu, bu birimin Erbil-Ankara hattında görüşme trafiğini yöneteceği belirtiliyor. MİT Müsteşarlığı’nın Şubat ayında gazetecilerle görüşüp sürece ilişkin görüşlerine başvurabileceği de belirtiliyor.

Kaynak: Milliyet – 30 Ocak 2013

Yardımları toplayıp sınıra yığılacağız!..

sınıra yardım
Rojava’ya yönelik Türkiye destekli silahlı grupların katliamları konusunda Türkiye’ye ‘kışkırtmayı bırak’ uyarısı yapan Kışanak, hükümete ‘ambargoyu kaldır’ çağrısı yaptı. 

‘Eğer olmuyorsa biz yardımları toplayıp Rojava Kürdistan sınırına yığılacağız’ dedi 

ERMENİ KADINLAR, İŞÇİLER, CHP VE IRKÇILIK

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında; işçi haklarından madenci ölümlerine, Ermeni kadınlarına saldırılardan CHP’lilerin ırkçı sözlerine, Rojava’ya ambargodan saldırılara, Paris katliamının aydınlatılmasına kadar bir çok konuya değindi.

TÜRKİYE ÇETELERİ DOĞRUDAN DESTEKLİYOR

“Hükümetin, Türkiye’nin Rojava Kürtlerine ilişkin politikaları çok daha vahim. Kışkırtıcı ve tehlikeli.” diyen Kışanak, “Rojava’da Esad güçleri yok. Türkiye doğrudan Kürtlere karşı savaşan çetelere destek veriyor. Serêkaniyê’deki saldırıların kaynağı Türkiye” dedi.

Yardımlarımızı alıp sınıra yığılacağız!..

Partisinin Grup toplantısında konuşan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Suriye’deki gelişmelere dikkat çeken Kışanak, AKP’nin Suriye’deki çetelere destek verdiğini ve bu desteğin halkların geleceği açısından tehlikeli olacağını vurguladı. 

Kışanak şöyle konuştu: “Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlere ilişkin politikaları çok daha vahim. Kışkırtıcı ve tehlikeli. Ceylanpınar’ın karşı tarafında Serêkaniyê var. Aslında Ceylanpınar’ın da adı Serêkaniyê’dir. Suni bir sınır var arada. Fakat son birkaç aydır Türkiye’den gönderilen silahlı gruplarla çatışmalar çıkıyor. Bu silahlı çete grupları Ceylanpınar’dan geçirilip Kürtlere karşı savaştırılmaya teşvik ediliyor. Serêkaniyê’de Halk Meclisi var, YPG var, Kürtler var, Araplar var. Serêkaniyê’de şu anki çatışmaların tek kaynağı Ceylanpınar üzerinden götürülen silahlı çetelerdir.”

‘Çetelere hastane…’

“AKP hükümeti çok tehlikeli oynuyor” diyen Kışanak, “Çıkacak bir savaşta bizim sizin evlatlarınız ölecektir. Türkiye halklarının bunda bir çıkarı yoktur. AKP’nin bu politikası karşısında herkes durmalıdır. Hükümetin izlediği Kürt karşıtı politikanın bir vesilesini bulup acaba Türkiye’yi de müdahil edebilir miyim politikasını görüyoruz. Artık Ceylanpınar halkının yaşadıkları hiçbir şekilde kabul edilemez duruma gelmiştir. Havan mermileri, kurşunlar Ceylanpınarlıların evlerine isabet ediyor. Son saldırılarda Ceylanpınar’da 6 kişi yaralanmıştır. Ceylanpınar Devlet Hastanesi de bu çetelere tahsis edilmiştir, sivil yurttaşlara kapatılıyor. Türkiye halkının bunu sorgulaması gerekiyor” dedi.

Kapılar yardıma kapalı

Rojava’yı Gazze’ye benzeten Kışanak, “Rojava’da halk Gazze gibi ambargo altında. Türkiye’nin tam 12 sınır kapısı var Suriye ile. Tamamı insani yardıma kapalıdır, çeteci gruplara açıktır. Açıkça Gazze’deki ablukanın bir benzerini yaşıyor Rojava. Çetelere her türlü silah gidiyor; ama Serêkaniyê’ye Rojava’ya, insani yardım gitmiyor. Gelip buradan bir torba un, bebek maması almasına izin verilmiyor” dedi.

Şimdiye kadar konuşarak sorunu çözmeye çalıştıklarının altını çizen Kışanak, “Bu konuda sonuç almazsak Halk İnisiyatifi olarak, halk olarak yardımları toplayıp o sınır kapılarına dayanacağız. Bu ambargo derhal kaldırılmalı. Hiçbir yetkili bu 7 kentte bir torba un gönderdik diyemez. Diğer bölgelere her şeyi gönderiyorlar; ama bu halkı cezalandırıyorlar. Eğer Esad karşıtıysanız ambargoyu kaldıracaksınız” ifadesinde bulundu. 3 Şubat’ta Wêranşar’da (Viranşehir) yapılacak dayanışma mitingine de değinen Kışanak, herkesin mitinge katılması gerektiğini belirtti. Medyaya ve STK’lere de çağrıda bulunan Kışanak, Serê Kanî’ye (Ceylanpınar) heyet gönderilmesini istedi.

Ölüm pahasına büyüme olmaz

Kışanak’ın gündeminde işçilerin sorunları ve iş cinayetleri de vardı. Hey Tekstil işçilerinin direnişine dikkat çeken Kışanak, 420 işçinin işten çıkarıldığını, ve kıdem tazminatlarının verilmediğini ifade etti. “İş cinayetleri konusunda dünya birincisiyiz” diyen Kışanak, madencilik sektörünün en önemli can kayıplarının olduğu alanlardan biri olduğunu söyledi ve hükümetin ekonomi politikalarına tepki gösterdi.

‘Açıkça ırkçılıktır’

Konuşmasında CHP’li Güler’in sözlerine tepki göstererek devam eden Kışanak, “Irkçı, ayrımcı aymaz bir cümle kurmuştur. Açıkça söylüyoruz bu cümlenin kendisi ırkçılıktır. Bu ayrımcı ırkçı zihniyetle yüzleşmek gerekir. Bu zihniyetin, faturasını herkes ödüyor. Bugün CHP’liyi eleştirenler aynı şekilde Anayasa Komisyonu’nda eşit haklar istendiğinde evet demiyorlar. Bu nedenle AKP de kendi politikalarını gözden geçirmelidir.”

‘Saldırılar sistematiktir’

Samatya’daki Ermeni kadınlara yönelik saldırılara dikkat çeken Kışanak, “Bu saldırılar sistematik ve oluş biçimlerine bakıldığında nefret duygularıyla yapılan saldırılar olduğu ortaya çıkmıştır. Bu ülkede Ermenilerin nasıl bu coğrafyadan silinmeye çalışıldığını, nasıl katliamlara uğradıklarını, Türkiye’nin yakın geçmişinin kanayan yarası olduğunu biliyoruz. Bu cinayetler bu ülke için bir utançtır” dedi.

Kaynak: ozgur-gundem.com – 30 Ocak 2013

HÜDA PAR Diyarbakır İl Teşkilatı Kuruldu

hüda_par
Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR), Diyarbakır İl Teşkilatı resmen kuruldu. 

Bir süre önce kurularak parti programını kamuoyuna açıklayan Hür Dava Partisi, Türkiye genelinde teşkilatlanma çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR), Diyarbakır İl Teşkilatı, Diyarbakır Valiliğine verilen dilekçenin ardından resmen kuruldu.

Diyarbakır İl Teşkilatı Başkanı Vedat Turgut, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR)’nin tüm Türkiye siyasetine hayırlı olması temennisinde bulundu.

Verilen dilekçenin ardından, Valilik çıkışı açıklamada bulunan Turgut, il ve ilçelerde teşkilatlanmaların başlandığını ifade ederek, ” Diyarbakır olarak biz de bu görevi üstlendik. Dolayısıyla biz de Diyarbakır il başkanlığını kurmak için Hür Dava Genel Merkezinden aldığımız yetki belgesi ile Diyarbakır Valiliğine başvurumuzu gerçekleştirdik” dedi.

Resmen Hür Dava Partisi (Hüda Par) Diyarbakır İl Teşkilatı olarak kurulduklarını ifade eden Turgut, “Gayemiz öncelikle yüce Rabbimizi, ardından da milletimizi memnun etmektir. Siyasi arenaya girdikten sonra elimizden gelen tüm imkânları halkımızın hizmetine sunmaktan geri durmayacağız” ifadelerini kullandı.

Turgut, son olarak, önümüzdeki günlerde Hüda Par Diyarbakır İl Binasını açacaklarını ve tüm halkı davet edeceklerini belirtti.

Kaynak: haberdiyarbakir.com – 30 Ocak 2013

Roboskili Aileler Yapacakları Eylemi Erteledi

roboski
Uludere ilçesi Roboski köyünde savaş uçakları ile katledilen 34 sivil yurttaşın aileleri, yarın AKP Genel Merkezi önünde yapacakları protesto eylemini erteledi. 

Şırnak’ın Uludere ilçesi Roboski köyünde savaş uçakları ile katledilen 34 sivil yurttaşın aileleri, yarın AKP Genel Merkezi önünde yapacakları protesto eylemini erteleme kararı aldı. 

Konuya ilişkin DİHA’ya konuşan BDP PM üyesi Ferhat Encü, sürecin hassaslığı nedeniyle eylemi erteleme kararı aldıklarını söyledi. 

Encü, “Biz temkinli bir heyet olarak birkaç öğrenciden oluşan bir grup olarak eylemimizi yapacaktık. Fakat yaşanan süreçte herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için erteleme kararı aldık” dedi.

Encü, aldıkları bursa ilişkin ise şu bilgileri verdi: “Bağımsız işadamları adına bir kişi Roboskili aileler ile görüştü. Bağımsız işadamlarının 40 çocuğa burs vermek istediğini belirtti. Kendilerini bağımsız işadamları olarak tanıttılar. 

Daha sonra 22 Kasım günü AKP grup toplantısına gittim. Onların Roboski karşısındaki tutumlarını eleştirdik. Onlar da bize AKP tarafından burs verildiğini söylediler. 40 kişiye burs verdiğini söyledi. Biz de tepki gösterdik. Bu bursları kabul etmiyoruz. Bize sus payı veriyorsunuz, dedik. Bizler AKP’nin bu tutumuna karşı eylem gerçekleştirme kararı aldık” dedi.

Kaynak: ozgur-gundem.com – 30 Ocak 2013

“Türkiye’nin Kendi Coğrafyasına Dönmesi Büyük Bir Erdem”

turkiye-nin-kendi-cografyasina-donmesi-buyuk
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi, senelerce yönünü Batı’ya dönen Türkiye’nin artık kendi coğrafyasına dönmesinin büyük bir erdemlilik olduğunu belirtti. 

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi, senelerce yönünü Batı’ya dönen Türkiye’nin artık kendi coğrafyasına dönmesinin büyük bir erdemlilik olduğunu belirtti.

Türk Irak Uluslararası Yatırımcılar Derneği (TURİYAD) ve Dünya Gazetesi işbirliğiyle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) konferans salonunda düzenlenen ‘Irak’ta İş Fırsatları Zirvesi’nde konuşan Çelebi, Türkiye’nin senelerce yüzünü Batı’ya döndüğüne dikkat çekti. 

Türkiye’nin yüzünün artık kendi coğrafyasına dönmesinin büyük bir başarı olarak değerlendiren Çelebi, “Çünkü coğrafyadan kopmak bu kadar kolay değil, ama tekrar dönmek bence bir erdemliliktir.” ifadesini kullandı. 1999′dan bu yana ortalama her ay yaklaşık 3 Türk firmasının bakanlıklarında kaydının yapıldığına işaret eden Çelebi, “3 -4 kişi Türkiye’den gelip oradaki yerli bir firmayla çalıyor. Türkiye’nin tekrar coğrafyasını ele alması, cesur kararlar alması bu sonucu vermiştir. Bu bakımdan hem kendimizi hem devletimizi tebrik ederim.” dedi.

Neçirvan Barzani’nin bakanlar kurulunda Türkiye’ye öncelik tanınması yönünde talimatlar verdiğine dikkat çeken Çelebi, Neçirvan Barzani’nin ‘Tüm ilişkilerinizde, ister ekonomi ister politika ister sosyal ve diğer alanlar olsun Türkiye’ye öncelik tanımak lazım’ dediğini kaydetti. İlişkiler bu yönde gelişirse birçok sorunun çözüleceğini anlatan Çelebi şöyle devam etti: “Kuzey Irak’taki tüm büyük işler, oteller, hava alanları, fabrikalar tümü ana caddeler, otobanlar Türk firmalar tarafından başarıyla inşa edilmiştir. O bakımdan Türk firmaları Kuzey Irak’ta her yerde kök salmış. Toplum tarafından kabul görmüş hiç kimsenin evinde 5-10 üründen daha az Türk malı yok.”

Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever ise Irak’ın dünya ekonomisinde yeni yüzyılın en önemli oyuncularından biri olmaya aday olduğunu söyledi. Sadece Kuzey Irak’ta yabancı yatırımların miktarının 20 milyar doları aştığına dikkat çeken Sever, bölgedeki ekonomik refahının gelişmesinde Türk iş adamları ve müteahhitlerin payının büyük olduğuna işaret etti.

 Irak’ın en çok ithalat yaptığı ülkenin Türkiye olduğunu ve Mersin Limanı’na gelen konteynerlerin 4′te 1′inin Irak’a mal taşıdığını vurgulayan Sever, 2012′de Irak’a yaklaşık 10.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini ifade etti. Türkiye’nin Almanya’dan sonra en çok ihracat yaptığı 2. ülkenin Irak olduğunu anlatan Sever, “Türkiye ihracatının yüzde 7′sini Irak’a yapıyor. Bu da cari açığımızın da yüzde 20′sine tekabül ediyor. Yani Irak ticareti olmasa cari açığımız yüzde 20 daha artacaktı. Irak, Türkiye’nin bölgesel kalkınmasında, hem bölgesel hem ülke refahının artmasında giderek daha önem taşıyor.” diye konuştu.

Kaynak: haberler.com – 29 Ocak 2013

Kürdistan’da Bir Yılda 21 Bin 107 Hak İhlali

hak ihlali
İHD Diyarbakır Şubesi, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2012 yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı. Sadece Kürt illerinde 21 bin 107 ihlalin yaşandığı 2012 yılına silahlı çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısındaki artış damgasını vururken, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri de dikkat çekti. 

Birçok alanda hak ihlallerinin yer aldığı raporun açıklamasında, yaşanan hak ihlallerinin nedeninin Kürt meselesinin çözümsüzlüğü olduğu belirtilerek, başlatılan diyalog sürecinin daha aktif bir şekilde yürütülmesi istendi.

İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2012 yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD MYK Üyesi ve Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, ile şube yöneticileri Emin Ermin ile Av. Pınar Dalkuş katıldı.

Raporun açıklanması öncesi hazırlanan basın metnini okuyan Şube Başkanı Raci Bilici, Kürt meselesinin tartışıldığı bir ortamda açıkladıkları raporda yine iç açıcı veriler sunamadıklarını belirterek, “Geride bıraktığımız yıl yine binlerce ihlale sahne olmuştur. Bugün tartışılan ve müzakere edildiği ileri sürülen Kürt meselesinin çözümsüzlüğü nedeniyle geçtiğimiz yıl yine kayıp bir yıl oldu. Oysa ki, bugün tartışılanları geçtiğimiz bir yıl içerisinde tartışıp sonuca bağlamış olsaydık, bugün bunca ihlalden söz etmiyor olabilirdik. Ama bu gerçekleşmedi ve yine kan, gözyaşı, acı ve ihlaller bu coğrafyadan eksik olmadı” dedi.

Yıla damgasını vuran olayın bölgede yıllardır devam eden ve 2012’de büyük artış gösteren düşük yoğunlukla savaş olduğunu vurgulayan Bilici, “Dur durak bilmeyen askeri operasyonlar ve hükümetin güvenlikçi politikaları ön plana çıkarması sonucu ülke bir bütün olarak savaşa teslim oldu. Baharın gelmesiyle birlikte yoğunluğu artan çatışmalı süreç, yaz aylarıyla birlikte daha da büyüdü ve neredeyse bölgemizin tamamına yayılan bir hal aldı. Bunun sonucunda iki taraftan yüzlerce insan yaşamını yitirdi, yüzlercesi de yaralandı. Raporumuzda yer alan istatistik verilerine baktığımızda, 2012 yılında gerçekleşen çatışmalar ve ölümler son yılları ikiye katlayan bir pozisyona gelmiştir. Her ne kadar çözüm sürecine girildiği ve görüşmeler yapıldığı belirtilse de halen operasyonlar sürmekte, gençlerimizin cenazesi gelmeye devam etmektedir” diye konuştu.

YAŞANAN TAHRİBATIN RESMİ

2012 yılına Şırnak’ın Uludere İlçesi Roboskî Köyü’nde savaş uçaklarının bombardımanı sonucu katledilen 34 kişinin yasıyla girdiklerini hatırlatan Bilici şöyle devam etti: “Tüm toplumu ciddi anlamda huzursuz bir ortama sürükleyen ve öfkelendiren bu katliam sonrası sivillere yönelik öldürme olayları maalesef hızından bir şey kaybetmeden devam etti. Güvenlik güçlerinin hedef gözeterek gerçekleştirdiği yargısız infazlar, çatışmalarda yaşamını yitiren/yaralanan siviller, mayın ve sahipsiz patlayıcılar sonucu ölen çocuklarımız, süren savaşın toplumda yarattığı tahribatın adeta bir resmiydi. Böylece tekrardan şunu anladık ki, iki taraf arasında yürütülen bir savaş, sadece o taraflara değil, daha çok masum insanlara zarar vermektedir.”

POLİS ÇOK RAHAT SOKAK ORTASINDA İNFAZ EDEBİLİYOR

Ancak burada dikkat çekilmesi gereken en önemli meselenin “güvenlik” güçlerinin çok rahat bir şekilde sivillere yönelik saldırıları gerçekleştirebilmeleri olduğunu kaydeden Bilici, “Roboskî katliamı örneğinde gördüğümüz gibi, sivillere yönelik gerçekleştirilen eylemlerde, maalesef failler bir türlü ortaya çıkarılmamaktadır. Nurhak Çartay ve Özgür Arda adlı gençlerin öldürülmesi olayında olduğu gibi, bir polis çok rahat bir şekilde bir kişiyi sokak ortasında infaz edebilmektedir. Bunun en büyük nedeni ise, siyasi iktidarın bu faillerin arkasında durması ve yargı mercilerinin failleri yargı önüne çıkarma konusundaki isteksizlikleridir. Bu da silah kullanma yetkisi olan devlet görevlilerini saldırı ve öldürme konusunda daha da cesaretlendirmektedir” dedi.

Geçtiğimiz yıl içerisinde çatışmalar ve sivil can kayıplarının yanında birçok alanda hak ihlalleri yaşanmaya devam ettiğini ifade eden Bilici, işkence ve kötü muameleden tutalım, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engeller, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine getirilen yasaklar, ekonomik ve sosyal haklar, kadın ve çocukların yaşam haklarına yönelik ihlaller gibi birçok alanda hak ihlalleriyle karşılaştıklarını vurguladı.

HASTA TUTSAKLAR BİR AN ÖNCE SERBEST BIRAKILMALI

Ancak, rapordaki rakamsal verilerde de görüleceği üzere ihlallerin en çok yaşandığı alanların başında cezaevleri geldiğine dikkat çeken Bilici, şunları söyledi: “2012 yılı cezaevleri açısından ihlallerin adeta tavan yaptığı bir yıl olmuştur. Bu ihlallerin içerisinde en ön palana çıkanı da cezaevlerindeki hasta mahpusların durumudur. Geçtiğimiz hafta açıkladığımız Hasta Mahpuslar Raporu’nda da görüleceği üzere, cezaevlerinde halen yüzlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Ve bunlardan çoğu artık ölüm sınırındadır. Geçtiğimiz yıllarda neredeyse her gün bunların ölüm haberini duyar olduk. Fakat artık bu soruna bir çare bulunmalıdır. Bu sorun, geçen hafta Meclis gündemine gelen ve kamuoyuna ayrıntılarını paylaştığımız palyatif yasa değişiklikleriyle değil, daha gerçekçi bir yaklaşımla çözülmelidir ve cezaevindeki ağır hastalar bir an önce serbest bırakılmalıdır. Aksi taktirde cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeye devam edecektir.”

AÇLIK GREVLERİ ÖCALAN’IN ROLÜNÜN ÖNEMİNİ GÖSTERMİŞTİR

Cezaevlerinde hasta mahpuslar haricinde sevk ve sürgünler, sağlık hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele, tecrit / izolasyon ve disiplin cezaları cezaevlerinin adeta her gün yaşanan ihlalleri haline geldiğini belirten Bilici, “Hükümetin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulaması toplumu bir bütün olarak geren bir noktaya varmış, bu durum yansımasını cezaevlerinde de bulmuştur. Uygulanan bu tecrit politikası ve yaşanan çatışmalı süreç, cezaevlerindeki mahpusların süresiz dönüşümsüz açlık grevi başlatmalarına kadar varmıştır. 68 gün boyunca devam eden açlık grevini yine tecrit altında tutulan Öcalan bitirmiştir. Böylece Öcalan’ın Kürt meselesinin çözümünde ne denli bir rol sahibi olduğu bir kez daha görülmüştür” diye konuştu.

Fakat Kasım ayında sona eren açlık grevlerinin hemen ardından ihlallerin devam ettiğini söyleyen Bilici, grevlerin sonunda bu kez mahpuslardan intikam alırcasına sürgünlerin devreye sokulduğunu dile getirdi.

Bu durumun da cezaevleri konusunda kendilerini ciddi anlamda kaygılandırdığını ifade eden Bilici, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Nitekim düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engeller nedeniyle bugün binlerce siyasetçi, insan hakları savunucusu, sivil toplum örgütü temsilcisi, avukat, öğrenci, akademisyen cezaevindedir. Sadece düşüncelerini dile getirdi diye, muhalif bir pozisyon sergiledi diye KCK üyeliği adı altında cezaevlerine atılan bu insanlara bir de cezalandırıldıkları mekanda kötü muamele yapılmaktadır. Biz bu durumun artık değişmesini istiyoruz. Bunun için de öncelikle Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmesi gerekmektedir. Ancak daha acili ise, ceza yasalarında yapılması gereken değişikliklerdir. Hükümet, bir an önce evrensel hukuk normları çerçevesinde düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki bütün yasal engelleri kaldırmalıdır ve cezaevlerinde bu nedenle yatmakta olan binlerce kişiyi serbest bırakmalıdır. Bu adım, bugünlerde çokça konuşulan çözüm sürecine de büyük katkı sunacaktır.”

Geride bıraktığımız 2012 yılının da birçok alanda hak ihlallerinin yaşandığı bir yıl olduğunu ve tüm bu yaşanan ihlallerin yegane nedeninin Kürt meselesindeki çözümsüzlük olduğunu sözlerine ekleyen Bilici, “Kürt meselesinde yaşanacak bir ilerleme, atılacak adımlar diğer sorunların çözümünü de beraberinde getirecektir. Bizler insan hakları savunucuları olarak artık bu tablonun değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de bir an önce başlatılan diyalog ve müzakerelerin daha da ileriye götürülerek, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerektiğini belirtiyoruz. 2012 yılını geride bırakırken ölümlerin, acıların, gözyaşının ve bir bütün olarak hak ihlallerinin yaşanmadığı bir ülke özlemimizi yineliyor, 2013 yılının barış ve özgürlükler yılı olması temennisinde bulunuyoruz” dedi.

BİR YILDA 21 BİN 107 İHLAL YAŞANDI

Bilici’nin açıklamasının ardından İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, bir konuşma yaptı. Akdemir, CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler’in Meclis’te yaptığı konuşmayı kınadığını belirterek, bölgede yaşanan hak ihlalleri raporuna geçti.

Raporda yer alan bazı başlıklar ve ihlal rakamları şöyle;

*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan güvenlik güçleri – 237 ölü, 459 yaralı

*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan PKK militanı – 284 ölü, 11 yaralı

*Faili meçhul cinayet, yargısız infaz, çatışmalardaki sivil ölümler – 56 ölü, 228 yaralı

*Kuşkulu ölümler – 23

*Resmi hata ve ihmal sonucu – 31 ölü, 3 yaralı

*Asker / polis intiharı – 11 intihar, 5 teşebbüs

*Kadın intiharları – 41 intihar, 8 teşebbüs

*Erkek intiharları – 45 intihar, 22 teşebbüs

*Çocuk intiharları – 20 intihar 4 teşebbüs

*Gözaltına alınanlar – 4.418

*Tutuklananlar –  1.475

*Örgüt militanları tarafından alıkonulanlar – 130

*İşkence ve kötü muamele – 876

*Toplumsal olaylara müdahale – 213 müdahale, 315 yaralı

*Soruşturma, dava ve cezalara maruz kalan kişi sayısı – 1.971

*Baskına ve saldıra uğrayan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 127

*Kapatılan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 12

*Anadilde savunma yasağı – 447

*Cezaevlerinde yaşanan ihlaller – 3.263

*Ekonomik ve sosyal haklara yönelik ihlaller: 395

Kaynak: bestanuce.org -  29 Ocak 2013

Batı Kürdistan’da Eğitim Kurumları Yayılıyor

dil_ kursu
Batı Kürdistan’da Kürtlerin denetimindeki tüm kentlerde Kürtçe eğitim ve öğretim kurumları açılmaya devam ediyor. 

Son olarak 28 Ocak günü Kobani’nin Telike köyünde Kürtçe Eğitim Okulu, 29 Ocak’ta ise Afrin’in Bilbile ilçesinde ise Kürtçe Dil Eğitim ve Öğret Merkezi açılışını yaptı.

40 yıldır iktidarda olan Baas rejimi ile Batı, Türkiye ve Körfez Monarşileri’nin desteklediği gruplar arasındaki çatışmada yer almayıreddeden Kürtler, üçüncü yol olarak adlandırılan demokratik özerklik projesini uygulamaya geçirdi.

 Artan saldırılar ve ekonomik ambargoya rağmen Kürtler, her alanda yaşamı yeniden organize etmeye devam ediyor.

Batı Kürdistan’da yıllardır Kürtlere kimlik verilmez ve Esad rejimi tarafından Kürtler ve Kürt sorunu yok sayılırken, bugün Kürtlerin onurlu mücadelesi sonucunda de facto kazanılan haklar sevinç yaratıyor.

Özellikle anadilde eğitimde önemli gelişmeler kaydediliyor. Bir süre önce kurulan Kürt Dil Kurumu eğitim alanındaki ilerlemelerin başında geliyor. Batı Kürdistan genelinde 100′ü aşkın okul açılırken, bin dolayında öğretmenin şimdiden yetiştirildiği bildiriliyor. Suriye’de ilk kez Kürtçe dilde eğitim yapılıyor.

Kaynak: ANF  – 29 Ocak 2013

Sınır Komitesi: Kapı Açıldı, Yardımlarınızı Gönderebilirsiniz

yüksek kürd konseyi
Yüksek Kürt Konseyi’nin (YKK) girişimleri sonucu Güney Kürdistan sınır kapısının açılmasının ardından oluşturulan Sınır Komitesi, yardımları bölgeye ulaştıramayan kurum ve kuruluşlara “Sınır kapısı açıldı, artık yardımlarınızı gönderebilirsiniz” çağrısında bulundu. 

Suriye’de Mart 2011′de başlayan ve kısa sürede silahlı çatışmalara dönüşen ayaklanmalardan sonra Kürtler bu çatışmalarda yer almayı reddederek demokratik özerklik projelerini hayata geçirmeye başladı. Üçüncü yol olarak da adlandırılan ve Suriye’deki krize çözüm olarak kendisini ortaya koyan Kürtlerin mücadelesi, kısa sürede bölge güçlerinin hedefi haline gelerek çok yönlü saldırılara maruz kaldı.

Temmuz 2012′de kurulan Yüksek Kürt Konseyi, bölge üzerindeki kuşatmaya rağmen halkın temel sorunlarını çözmeye gayret ediyor. Federal Kürdistan Bölgesi nezdinde yapılan görüşmeler ve Kürt kamuoyunun baskısı sonucu aylarca kapalı tutulan sınır kapısı açıldı.

YKK’nin girişimleri sonucu Kürdistan’ın diğer parçalarından ve Avrupa’dan birçok kurum ve kuruluşun inisiyatifinin yürüttüğü kampanyalar çerçevesinde toplanan yardımlar ambargoya takılmıştı.  Bu nedenle yardımların çoğu Batı Kürdistan halkın ulaştırılamamıştı.

Sınır kapısının açılmasıyla birlikte YKK’ye bağlı olarak kurulan Sınır Komitesi’nin inisiyatifinde Güney Kürdistan’da toplanan yardımlar gönderilmeye başlandı.

Sınır Komitesi konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, daha önce yardım gönderemeyen kurum ve kuruluşlara çağrıda bulundu. KYK’nin girişimleri sonucu sınır kapısının açıldığı belirtilen açıklamada, Güney Kürdistan’daki halkın ve kimi sivil kurumların da topladıkları yardımların Batı Kürdistan’a ulaştırılmaya başlandığı vurgulandı.

Kuzey Kürdistan ve Avrupa’da daha önce yardım toplayıp da sınırın kapalı olması nedeniyle bu yardımları gönderemeyen kurum ve kuruluşlara seslenen YKK, “Sınır kapısı açılmış durumda, Kuzey Kürdistan ve Avrupa’daki kurum ve kuruluşlar da artık topladıkları yardımları gönderebilirler. Gelen yardımlar, ihtiyaçlar temelinde halka dağıtılacaktır” dedi.

Kaynak:  firatajans.com – 28 Ocak 2013

Kürdistan’dan Maliki’ye Kınama

kürdistan kınama
Kürdistan Yönetimi, Başbakan Maliki aleyhine güzelenen gösteride eylemcilerin üzerine ateş açılmasını kınadı. 

Kürdistan Yönetimi, Felluce’de, Irak ordusunun halkın üzerine ateş açması sonucu 5 kişinin öldüğü ve 61 kişinin yaralandığı olayı sert bir şekilde kınadı.

Kürdistan Yönetimi’nden yapılan yazılı açıklamada, ”Bugün Irak’ın çeşitli kentlerinde yapılan gösterilerin, halkın demokratik taleplerini dile getirmesidir.

 El-Enbar’a bağlı Felluce kentinde göstericilerin üzerine ateş açılarak sivil insanların öldürülmesi, Irak Ordusu’nun halkın taleplerini şiddetle bastırması kabul edilemez. Olayı şiddetle kınıyoruz. Ölenler için derin üzüntü duyuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Felluce’de, ”Dönüş yok” adı altında bugün düzenlenen, Maliki karşıtı cuma gösterilerinde, ordunun protestoculara açtığı ateş sonucu 5 kişi hayatını kaybetmiş, 61 kişi yaralanmıştı.

Kaynak: zaphaber.com – 26 Ocak 2013

Exxon Mobil’e ‘ya Kürdistan ya Bağdat’ Dayatması

exxonMobil
Irak Petrol Bakanı bir kez daha Amerikan petrol enerji devi Exxon Mobil’den Irak’ın güneyindeki projesi ile Federal Kürdistan Bölgesi’ndeki anlaşması arasında seçim yapmasını istedi.

Petrol Bakanı Abdul Karim el-Luaybi, gazetecilere yaptığı açıklamada Amerikan devi ExxonMobil’e seçim yapması konusunda herhangi bir tarih limiti koymadıklarını söylerken, önümüzdeki günlerde bir karar vermelerini beklediklerini de sözlerine ekledi.

Luaybi, “Kuşkusuz (ExxonMobil) her iki anlaşmayla birlikte devam edemez. Sonuç olarak Irak’ın güneyi (Batı Kurna petrol yatağı) ile Kürdistan arasında tercih yapması gerekiyor” dedi. 12 Kasım 2011′de Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin Şarıstani de Exxon Mobil’i bir tercih yapmaya çağırmıştı.
Geçtiğimiz Perşembe günü bir açıklama yapan Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani, ExxonMobil’in “Bağdat hükümetiyle sorunlara yol açan bölge ile imzaladığı anlaşmaya saygı göstereceğinden emin” olduğunu söyledi.

Merkezi Bağdat ile Hewler arasında uzun süreden beridir yaşanan petrol anlaşmaları krizi henüz bir çözüme bağlanmadı. Bağdat, Kürdistan Bölgesi ile yapılan anlaşmaları tanımıyor. Buna karşın Amerikan devi ExxonMobil ile Fransız grup Total gibi petrol şirketleri Kürdistan ile anlaşma yapmayı tercih etti.

21 Ocak Pazartesi günü Başbakan Nuri El Maliki bir kez daha ExxonMobil’in yaptığı anlaşmayı tanımayı reddetmiş ve bu grubu Anayasa’ya saygı göstermeye çağırmıştı.

Amerikan şirketi Ekim 2011′de Güney Kürdistan’da altı alanda petrol işletimi için anlaşma sağladı.  Buna paralel olarak ExxonMobil ile Hollanda-İngiliz grubu Shell Ocak 2010′da Irak’ın güneyindeki bir petrol yatağı için de anlaşma imzalamışlardı. 2012 yılı sonunda Amerikalı şirket Kürdistan ile imzaladığı anlaşmasına yoğunlaşmak için bu projedeki payını satmak istediğini açıklamıştı.

Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin bürosundan geçen Perşembe günü yapılan bir açıklamada bölgenin güneyindeki Kara Dağ’da bir blokun Amerikalı Chevron grubuna verildiği bildirildi.  Açıklamada, buna ilişkin bir anlaşmanın yakında sonuçlanacağı belirtildi.

Chevron Temmuz 2012′de de Bağdat’ın tepkilerine rağmen Kürdistan Bölgesi’nde iki blok için anlaşma sağlamıştı.

Kaynak: firatajans.com – 28 Ocak 2013

Erbil ile Bağdat Arasındaki Gerilimde Anlaşma

erbil bağdat anlaşma
IKBY Peşmerge Bakanlığı Sözcüsü Yaver: Ortak güçlerin üstlenme alanlarının belirlenmesi ve her iki tarafın da Kürdistan bölgesi dışında kalan bölgelerde (sorunlu bölgeler) bulunan fazla güçlerinin geri çekilmesine ilişkin ortak bir sonuca ulaşıldı. 

Erbil ile Bağdat arasındaki gerilimin düşürülmesi ve askeri sorunların çözümü için yapılan ancak Celal Talabani’nin sağlık sorunları nedeniyle ara verilen iki bölgenin askeri heyeti dün Bağdat’ta düzenlenen toplantıda biraraya geldi.

Amerikalı 2 general ile birlikte Amerikan Büyükelçiliği’nin askeri danışmanlarının katıldığı toplantıya IKBY adına General Şirwan Abdulrehim, Cebar Yaver, Cemal Mıhemed, İsmail Serhan ile Peşmerge Bakanlığına bağlı bazı üst düzey subaylar, Irak Hükümeti adına ise, General Faruk Ereci, Ebud Gember, Ali Geydan, Hüseyn Evadi ile Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlı bazı üst düzey subaylar katıldı.

Toplantının ardından IKBY Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri ve Sözcüsü Cebar Yaver, toplantıya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Peşmerge Bakanlığı resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamasında Yaver, toplantıda, Kürt heyetinin Irak ordusunda ve Irak iç emniyet güçleri arasında yer alan Kürt subaylarına ilişkin yapılan değişikliklere işaret ederek, bu subayların eski görev yerlerine dönmeleri talebinde bulunduklarını ayrıca Kürt subaylarına ilişkin çeşitli nedenlerle yapılan araştırmaların durdurulması istediklerini kaydetti.

Yaver, toplantıda Irak tarafının ise eski anlaşmaların içeriklerine uygun davranılması ve askeri hareketliliğin durdurulmasını talep ettiğini belirtti.

Sorunlu bölgelerdeki askeri güçler

Daha önce yapılan toplantılarda ele alınan sorunlu bölgeler konusunda tarafların önerilerinin tekrar ele alındığının ve iki ana madde üzerinde uzlaşmaya varıldığı belirtildiği açıklamada, ”Toplantının sonunda üzerinde farklı görüş ve düşünceler bulunan iki ana madde üzerinde -ki bu maddeler, ortak güçlerin üstlenme alanlarının belirlenmesi ve her iki tarafın da Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürdistani bölgelerde bulunan fazla güçlerinin geri çekilmesine ilişkin- ortak bir sonuca ulaşıldı. Buna göre bu iki madde pratik alanda yapılacak inceleme ve araştırmalar sonucunda kesin bir biçim alacaktır” denildi.

Kaynak: sonhaberler – 28 Ocak 2013

Barzani’yle Petrol Anlaşmasının İlk Adımı

kürdistan byr
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Barzani’yle petrol anlaşmasının önünü açacak şirket devrini değerlendirdi, “TPİC’in devriyle birlikte BOTAŞ, milyar dolarlık uluslararası projelere girecek” dedi. 

Yıldız, kerkük-yumurtalık hattının sahibi BOTAŞ’ın eline daha fazla argüman vereceklerini de sözlerine ekledi.Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na bağlı TPIC şirketi, BOTAŞ’a devredildi. Bakan Yıldız kararı yorumladı.

Yıldız, BOTAŞ’un bölgede daha büyük sorumluluklar alacağını belirtti, “BOTAŞ’ın eline daha çok argüman vermek istiyoruz” dedi.

Yıldız’ın sözünü ettiği karar kritik. Zira TPİC’in BOTAŞ’a devri Irak’ın kuzeyinde Barzani’yle yeni anlaşmanın işareti olarak yorumlanıyor.

TPİC’in devriyle birlikte Bağdat’taki merkezi hükümetle anlaşmaları bulunan TPAO devredışı bırakılmış oldu. Böylece AKP, devlet düzeyinde Irak’ın kuzeyindeki Barzani devletiyle anlaşma imzalayabilmenin önünü açtı.

Kaynak:  geyvemedya.com 27 Ocak 2013

Barzani: İmralı görüşmeleri iyi değerlendirilmeli

barzaniiii
Irak Kürdistan yerel yönetim başkanı, Türkiye hükümeti ile PKK arasında başlatılan yeni görüşme sürecinin yenilgiye uğraması durumunda artık böyle bir fırsatın ele geçirilemeyeceğini bildirdi. 

CNN Türk’e özel bir açıklamada bulunan Irak Kürdistan yerel yönetim başkanı Mesut Barzani, Türkiye hükümeti ile PKK arasında başlayan yeni dönem görüşme sürecinin umut verici bir fırsat olduğunu bildirdi.

PKK’nın silahsızlandırılması ve onların Kuzey Irak bölgesine kabul edilmesi konusunda Irak Kürdistan yerel yönetiminin hazır olup olmadığı yolundaki bir soruyu cevaplandıran Barzani, bu mevzu ve ayrıntılarının ileride görüşülmesi gereken bir mesele olduğunu, ancak mevcut görüşmelerin çıkmaza girmesi durumunda hem Türkiye hükümeti ve hem PKK’nın kendi itibarını kaybedeceğini söyledi.

Erbil-Bağdat ilişkilerine de değinen Barzani, görüşmeler kapısının her zaman açık tutulması gerektiğini ve Erbil-Bağdat sorunlarının daha fazla incelenmesi gerektiğini söyledi.

Kaynak: turkish.irib  28 Ocak 2013

25 Ocak 2013 Cuma

Anadilde Savunma Parayla

anadilde-egitim
“Ana dilde savunma” ve hükümlülerin cezaevinde eşleriyle görüşmesine imkan tanıyan tasarı Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek, yasalaştı. 

Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’na göre, sanık; iddianamenin okunması ve esas hakkında mütalaanın verilmesi üzerine sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilecek. 

 Tercüme hizmetleri, il adli yargı adalet komisyonlarınca oluşturulan listeden, sanığın seçeceği tercüman tarafından yerine getirilecek. Bu tercümanın gideri devlet tarafından karşılanmayacak. Bu imkan, yargılamanın sürüncemede bırakılmasına yönelik olarak kötüye kullanılamayacak. Tercümanlar, il adli yargı adalet komisyonlarınca her yıl düzenlenen listede yer alan kişiler arasından seçilecek. Savcılar ve hakimler, bulundukları illerdeki listelerden değil, diğer illerdeki listelerden de tercüman seçebilecek. Adalet Bakanlığı, buna ilişkin yönetmeliği düzenlemenin kanunlaşıp yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılacak. Yönetmelik uyarınca tercüman listeleri oluşturuluncaya kadar, sanık mahkemeye kendi tercümanını getirecek. Türkçe bilmeyen sanığa tercüman verilmesi imkanı, soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar hakkında da uygulanacak. Bu evrede tercüman, hakim veya Cumhuriyet savcısı tarafından atanacak.

Ağır hastanın tahliyesine tehlike şartı! 

“Ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettirememe” hali de infazın ertelenmesi nedenleri arasına alındı. Buna göre; maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkumun cezasının infazı, iyileşinceye kadar geri bırakılabilecek. 

Kapalı cezaevine girdikten sonra hamile kalanlardan koşullu salıverilmesine 6 yıldan fazla süre kalanlar ile eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli sayılanlar hakkında infaz ertelemesi yapılmayacak. Bu kişilerin cezası, ceza infaz kurumlarında kendileri için düzenlenen uygun yerlerde infaz olunacak. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında mahkum olanların infazı ertelenebilecek. Üçer aylık sürelerle gerçekleştirilen hastalık değerlendirmeleri, birer yıllık sürelerle yapılacak.

Siyasi tutsaklara erteleme yok

Kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirle işlenen suçlarda ise 5 yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazı, çağrı üzerin gelen hükümlünün istemi üzerine Cumhuriyet başsavcılığınca ertelenebilecek. Erteleme her defasında bir yılı geçmemek üzere en fazla iki kez uygulanabilecek. Erteleme süresi içinde hükümlü hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı kamu davası açılması halinde, erteleme kararı kaldırılarak, ceza derhal infaz edilecek. 

Erteleme; siyası suçlar, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulamasına karar verilenlerle disiplin veya tazyik hepsine mahkum olanlar hakkında uygulanmayacak. Hapis cezasının infazına başlanmış olsa bile; hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi, ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü, bu kişilerin sürekli hastalık ve malullüleri nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesi, tarım topraklarının işlenebilmesinin imkansız hale gelmesi veya hükümlünün hastalığının sürekli tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve ivedi hallerde, cumhuriyet başsavcılığınca 6 ayı geçmeyen sürelerle hapis cezasının infazına ara verilebilecek. Ancak bu ara verme, iki defadan fazla olamayacak. Erteleme isteminin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilecek. Kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirle işlenen suçlarda 5 yıldan fazla hapis cezasının infazı için doğrudan yakalama emri çıkarılacak. Adli para cezasından çevrilen hapsin infazında hükümlüye öncelikle çağrı kağıdı gönderilecek.

Ödül neye karşı verilecek?

Hükümlüler, kurum içindeki veya dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine etkin katılımları, kurum düzenine karşı tutumları ve kendilerine verilen işlerdeki gayretleri dikkate alınarak teşvik esaslı ödüllerden yararlandırılabilecek. Bu madde hükümleri çocuk hükümlüler için de geçerli olacak. Hükümlülere verilebilecek ödüller şöyle:

* Kapalı cezaevlerinde bulunan evli hükümlüler, en geç 3 ayda bir kez olmak üzere, 3 saatten 24 saate kadar eşleri ile kurum veya eklentilerinde cezaevi personelinin yakın nezareti olmaksızın mahrem şekilde görüştürülebilecek.

* Çocuk hükümlülere, en geç 2 ayda bir kez olmak üzere, 3 saatten 24 saate kadar ana ve babasıyla veya vasisiyle kurum ya da eklentilerinde cezaevi personelinin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yaptırılabilecek.

* Haftalık ziyaret süresi 2 saate kadar uzatılabilecek. Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yaptırılabilecek.

* Üst üste kullanılmayan en fazla 3 haftalık ziyaret süresi toplu olarak kullandırılabilecek.

* Haftalık telefonla görüşme süresi veya sayısı 2 katına kadar artırılabilecek.

* Sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerden öncelikli veya daha uzun süreli yararlanmaları sağlanabilecek.

* Haftalık harcama miktarı yarı oranında artırılabilecek. Tek kişilik odalarda televizyon bulundurma imkanı verilebilecek.

* Hediye verilebilecek. Takdir belgesi veya tavsiye mektubu verilebilecek.

Çocuk hükümlünün nakil masrafı devletten 

Çocuk hükümlülerin, kendi istekleriyle başka cezaevine nakillerinde nakil masraflarını devlet karşılayacak. Çocuk eğitimevlerine nakiller, kurum görevlisinin nezaretinde yapılacak, açık cezaevine nakiller ise kurum görevlisi olmaksızın yapılacak. Hükümlünün, aynı il sınırları içinde bulunan cezaevleri arasındaki nakillerde aynı gün içinde; farklı illerde bulunan cezaevleri arasındaki nakillerde ise kurum amirinin 48 saati geçmeyecek şekilde belirleyeceği süre içinde nakledildiği açık cezaevine giriş yapması gerekecek. Belirlenen süreler içinde açık cezaevine giriş yapmayan hükümlüler, firar etmiş sayılacak ve haklarında 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istenecek. Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi 1 saatten az, 3 saatten fazla olmamak üzere belirlenecek.

Hükümlünün izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde kendi evi, ana, baba, eş, kardeş veya çocuğunun evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı cezaevinde kalmasına, gerekli güvenlik tedbirleri alınarak, gidilen yerin valisi tarafından karar verilecek. Açık cezaevinde bulunanlarla kapalı cezaevi kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlara, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini, güçlendirmelerini ve dış dünyaya uyumlarını sağlamak amacıyla 3 ayda bir, üç güne kadar izin verilebilecek. İzin verilen tutuklunun, izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde, kendi evi, bir yakınının evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı cezaevinde kalmasına gidilen yerin valisi karar verecek. Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazında aranan 6 aylık süre şartı, 31 Aralık 2015 tarihine kadar aranmayacak. Kanunun, hükümlülere ödül verilmesine ilişkin maddesi, tasarının kanunlaşıp yayımlanmasından 2 ay sonra yürürlüğe girecek.

Tasarının kabul edilmesinin ardından, Danışma Kurulu önerisiyle, daha önce alınan Genel Kurul’un yarın ve 26 Ocak Cumartesi günü çalışma kararı kaldırıldı.

Meclis Başkan Vekili Sadık Yakut, birleşimi, 29 Ocak Salı günü Saat 15.00′te toplanmak üzere kapattı.

Kaynak: DİHA 25 Ocak 2013

‘Kürtler Misafir Değil, 5 Bin Yıldır Bu Ülkede Yaşıyor’

kürtler-osmanlı-kürt-ilmiye-sınıfı
CHP Diyarbakır İl Başkanı Güner, CHP İzmir Milletvekili Güler’in, “Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olamaz” sözlerine tepki gösterirken, “Kürtler bu ülkede misafir değil, 5 bin yıldır bu topraklarda yaşıyor.” dedi. 

CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Nezir Güner, CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, “Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olamaz” sözlerine tepki gösterirken, “Kürtler bu ülkede misafir değil, 5 bin yıldır bu topraklarda yaşıyor. Bu kadının 3 gözü mü var, yoksa gökten mi indi?” dedi.

Diyarbakır’da Pazar günü olağanüstü kongre hazırlıkları yapan CHP’nin İl Başkanı Mehmet Nezir Güner, TBMM kürsüsünde “Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olamaz” diyen CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’e tepki gösterdi. Kürtler’in bu ülkede misafir olmadığını, 5 bin yıldan bu yana bu topraklarda yaşadığını belirten Güner, “Bu süreci oyalamaya yönelik bu söylemleri kabul etmek mümkün değil ve kınıyorum. CHP’yi bağlayan söylem değil” dedi.

Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın tepki göstererek istifa etmesini “Bir kişinin negatif söylemi yüzünden birilerinin istifa etmesi gerekmiyor” sözleriyle değerlendiren Güner, “Şiddetle kınıyorum, bu hanımın 3 tane gözü mü vardır, yoksa yukardan mı geldi? O kimdir yani, kendi kendine ‘Türklerle Kürtler eşit değildir’ diyor. Kürtler bu ülkede misafir değil ki. 5 bin yıldan beri bu topraklarda yaşıyor. Bunu yeniden gündeme getirmek kime yarar sağlayacak? O kendi zihniyetidir. Bu söylem CHP’yi bağlamaz” diye konuştu.

Milletvekili Birgül Ayman Güler’in bu söyleminin Türkiye’deki iç barışa hizmet etmeyeceğini aksi halde insanları ayrıştırmaya yönelik olduğunu söyleyen Güner, “Onun için herkes söyleminde dikkatli olması lazım. İnanıyorum ki bu hanımefendi de yaptığı yanlışın farkına varacak ve özür dileyecektir” dedi.

Kaynak: ANF 25 Ocak 2013

Midyat Ve Derik’te Rojova Mitingine Katılım Çağrısı

mardin-derik
Midyat ve Derik’te, 26 Ocak’ta “Amara’dan Doğan Güneş Rojava’yı Özgürleştirecektir” şiarıyla Nusaybin’de gerçekleştirilecek mitinge katılım çağrısı yapıldı. 

Mardin’in Midyat ilçesinde, BDP İlçe Örgütü’nde 26 Ocak’ta “Amara’dan Doğan Güneş Rojava’yı Özgürleştirecektir” şiarıyla Nusaybin’de gerçekleştirilecek mitinge ilişkin basın toplantısı düzenledi. 

BDP Midyat İlçe Eş Başkanı Muzaffer Kılıç, mitinge güçlü katılım için Midyat halkının da katılım göstermesini istedi. Kılıç, 26 Ocak’ta yapılacak mitinge çağrı yaparak, tüm duyarlı Midyat halkını Nusaybin’de yapılacak mitinge davet etti.

Mardin’in Derik ilçesinde de, mitinge ilişkin BDP İlçe binasında basın toplantısı yapıldı. Aralarında BDP Kadın Meclis üyeleri, Peljin Kadın Evi ve Barış Anneleri İnisiyatifi aktivistlerinin bulunduğu kadın kurumları adına konuşan Barış Annesi Emriye Ektiren, özgürlük ve barış için tüm kadınları 26 Ocak’ta Nusaybin’de yapılacak olan mitinge davet etti. Ektiren, “Rojava’ya yönelik katliam ve ambargoya karşı, son dönemlerde artan kadın katliamlarına karşı ve zulme karşı tüm kadınları mitinge davet ediyoruz” dedi.

Kaynak: DİHA 25 Ocak 2013

Serêkaniyê’nin %90’ı Kürtlerin Kontrolü Altında

serekaniye3
Batı Kürdistan’ın Serêkaniyê kentinde uzun süreden beri Kürt güçleri ile çeteler arasında devam eden çatışmaları sürüyor. Edinilen bilgilere göre Kürt güçleri kentin %90’ında kontrolü sağladı. 

Serêkaniyê’nin savunulması için çetelere karşı Kürt savaşçılar birlikte hareket ediyorlar. Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi(Pêşverû), Halk Savunma Birimleri-YPG ve Serêkaniyê’deki diğer dini ve etnik azınlıklar omuz omuza kenti çetelere karşı savunuyorlar.

Dengê Azad’a ulaşan bilgilere göre Kürt savaşçılar kentte savaşın son bulması için çetelerin tümüyle kentten çekilmesini şart koşuyorlar.

Kaynak: dengeazad.com 25 Ocak 2013

Başbakan Barzani; “Exxon Mobil, Petrol Anlaşmasına Bağlı”

NEÇİRVAN
Kürdistan Bölge Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani, ABD petrol şirketi Exxon Mobil’in Kürdistan Bölgesi ile imzaladığı petrol anlaşmasına bağlı olduğunu gösterdiğini açıkladı. 

Kürdistan Bölge Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani bugün Bulgaristan Dışişleri Bakanı ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenledi.

ABD’li petrol şirketi Exxon Mobil ile Kürdistan Bölgesi arasındaki petrol anlaşmasına değinen Başbakan Barzani; “Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani ve Exxon Mobil yöneticileri arasındaki toplantıda, Exxon Mobil yöneticileri Kürdistan Bölgesi ile imzaladıkları petrol anlaşmasına bağlı olduklarını açıkladılar” dedi.

Bilindiği gibi Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani dün (23 Ocak 2013) İsviçre’nin Davos kasabasında Exxon Mobil Yönetim Kurulu Başkanı Rex Pîlerson ile bir araya gelmişti.

Kaynak: dengeazad.com 25 Ocak 2013

Bulgaristan Kürdistan’da Konsolosluk Açacak

bulgaristan bayrağı
Bağdat’ta 10 yıl aradan sonra büyükelçilik binasını açan Bulgaristan, Erbil’e de konsolosluk açmak için harekete geçti.

Irak’ın başkenti Bağdat’ta 10 yıl aradan sonra büyükelçilik binasını açan Bulgaristan, Erbil’e de konsolosluk açmak için harekete geçti.

Bulgaristan Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov, Irak ziyareti çerçevesinde bugün Erbil’i ziyaret etti. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani ile bir araya gelen Mladenov, Erbil’de de konsolosluk açacaklarını söyledi.

Basına kapalı olarak gerçekleşen 2 saatlik görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra Suriye’deki gelişmeler ve Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların ele alındığı belirtildi.

Görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında Irak’ta hem merkezi yönetimle hem de Kürt bölgesiyle ilişkileri geliştirmek istediklerini belirten Mladenov, “Erbil’e ikinci kez geliyorum ve çok geliştiğini fark ettim.” dedi.

Neçirvan Barzani ise “Bulgaristan ile Kürt bölgesi arasında ekonomi ve tarım alanında ilişkilerinin daha da güçlenmesi için Sofya’da ofis açacağız. Bulgaristan’ın Erbil’de konsolosluk açmasını önemli buluyoruz.” diye konuştu.

Bu arada Amerikan petrol şirketi Exxon Mobil Genel Müdürü Rex Tillerson’un Başbakan Irak Maliki ile görüştüğünü hatırlatılması ve ilişkilerin devam edip etmediğinin sorusu üzerine Barzani, “Exxon Mobil bütün sözleşmelere bağlıdır. Bizimle ilişkileri devam ediyor. Maliki’den sonra Davos’ta Mesud Barzani ile bir araya gelip son gelişmeleri Barzani’ye bildirdiler. Biz hiçbir firmayla bir sorun yaşamıyoruz.” dedi.

İmralı görüşmelerine de değinen Barzani, “Biz Kürt sorununun çözümü için yardım etmeye her zaman hazırız. Daha önce de bu sorunun silahla çözülmeyeceğini ancak diyalog yolu ile çözüleceğini söyledik. Bu sorunu çözmek için elimizden gelen yardımı esirgemeyiz.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: sondakika.com 25 Ocak 2013

DAVOS’ta Davutoğlu, Barzani Görüşmesi

barzani davutoğlu
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Davos’ta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile görüştü. 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Davos’ta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile görüştü.

Dünya Ekonomik Forumu 43. Yıllık Toplantısı’na katılmak üzere İsviçre’nin Davos kentine gelen Bakan Davutoğlu, Vereina otelinde Mesud Barzani ile bir araya geldi.
Gazetecilerin kısa bir görüntü alması sonrasında basına kapalı olarak devam eden görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapılmadı.

Kaynak: sondakika.com 24 Ocak 2013

Berlin’de Paris Katliamı İçin Nöbet Eylemi

amd1
Paris’te 9 Ocak 2013 günü katledilen Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez için Almanya’nın başkenti Berlin’de nöbet eylemi başladı. 

Üç gün sürecek eylem Berlin kent merkezindeki Brandenburger Tor’da bulunan Fransa büyükelçiliği binası önünde gerçekleşiyor.

Kürtçe, Almanca, Türkçe “Hepimiz Sakine, Fidan ve Leyla’yız” pankartı önünde süren eylemin ilk gününde yüzlerce bildiri dağıtıldı. Paris katliamının aydınlatılmasının istenen eylemde AKP hükümeti sözcülerinin katliamın ardından yaptıkları açıklamalara dikkat çekildi.

Nöbet eyleminde şu çağrı yapıldı: “Fransa ve Türk Devleti Kürtleri kriminalize etmede ortak davrandıkları aşikardır. Son yıllarda Fransa’da Kürtlere uygulanan baskı ve tutuklamalar bu alçakça katliamın zeminini yaratmıştır. Bu nedenle Fransa Devleti katliamı aydınlatmak faillerini bulmak zorundadır.”

Eylemde katliam aydınlatılana kadar Kürt halkı ve dostlarının ayakta olacağının belirtildi. Üç günlük nöbet eyleminin ardından Cumartesi günü ise saat 14.00′de Alexanderplatz meydanından başlatılacak bir protesto yürüyüşü düzenlenecek.

Kaynak: Anf 24 Ocak 2013

‘Rojava’yı Selamlıyoruz’ Mitingine Katılım Çağrısı

bdp-dtk
DTK ve BDP’li kadınlar, Mardin’in Nusaybin ilçesinde Cumartesi günü yapılacak olan “Rojava’yı selamlıyoruz” mitingine katılım çağırısında bulundu.

BDP Kadın Meclisi ve DTK bileşenleri tarafından Mardin’in Nusaybin ilçesinde 26 Ocak’ta düzenlenecek olan “Rojava’yı selamlıyoruz” mitingi için çalışmalar devam ediyor.

Mitanni Kültür Merkezi bahçesinde gerçekleşecek olan mitinge DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk’un yanı sıra BDP’li kadın milletvekilleri ve belediye başkanları katılacak. Mitinge ilişkin DTK Daimi Meclis Üyesi ve DTK Kadın Meclisi çalışanı Songül Morsümbül, BDP PM Üyesi Raşan Engin ve Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın katılımı ile BDP ilçe binasında basın toplantısı düzenlendi.

‘Gün Rojava’ya sahip çıkma günüdür’

Songül Morsümbül, savaşlarda en büyük mağduriyeti yaşayanların kadın ve çocuklar olduğunu belirterek, “Yıllardır savaşsız, sömürüsüz bir yaşam diliyorsak ve bu yaşamı da kurmak için öncülük yapacaksak, Nusaybin’den sıfır noktasındaki Rojavalı kadınlara güç, moral ve dayanışmanın adı olalım dedik. Suriye’deki halklarla, Rojava’nın halkını da kendimiz gibi görüyoruz. Bu nedenle tüm Ortadoğu kadınlarına özelde de Kürdistanlı kadınlara gün Rojava’ya sahip çıkma günüdür diyoruz. Gün birlikte ortak mücadeleyi yükseltme günüdür” dedi.

’26 Ocak’ta buluşalım’

Kürt sorununda imhacı, soykırımcı yaklaşımların son bulmasını istediklerini söyleyen Morsümbül, “Mardin’in tüm halklarına, inançları farklı olsa da bizimle bir arada olmak isteyen tüm kadınları 26 Ocak günü saat 11.00′de Mitanni Kültür Merkezi bahçesinde DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk ve beraberindeki heyetle buluşmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

Kaynak: ozgur-gundem.com 24 Ocak 2013

Kürtçe Seçim Kampanyası Yasağına AİHM’den Ceza

aihm
Türkiye’deki genel ve yerel seçimlerde aday olan Şükran Aydın, Ayşe Gökkan, Orhan Miroğlu, Mesut Bektaş ile adaylara destek veren Ayhan Erkmen isimli vatandaşların yaptığı başvuruda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesini ihlal ettiğine” hükmetti.

Seçim kampanyası sırasında Türkçe’den başka dilin kullanılmasıyla ilgili mahkumiyeti insan hakları ihlali olarak değerlendiren AİHM, başvuru sahiplerine Türkiye’nin 10′ar bin avro maddi tazminat ödemesini kararlaştırdı. 

Türkiye başvuru sahiplerine ayrıca toplam 10 bin avro mahkeme masrafı ödeyecek. Başvuru sahipleri, genel ve yerel seçimlerdeki kampanyalarını Kürtçe yaptıkları için mahkum olmalarının üzerine 2006′da AİHM’e başvurmuştu.

Kaynak: t2424 Ocak 2013

Paris Cinayeti Zanlısı Ömer (Okay) Güney’in Tüm Sırları

omer_guney
Ömer Güney’in Tüm Sırları: 3 PKK’lı kadın cinayetinin zanlısı Ömer Güney’in hayat hikayesi hayli ilginç. 

Paris Savcısı’nın “Başşüpheli ve 2 yıldır PKK’lı” dediği Ömer Güney’e örgüt sahip çıkmadı. Güney’in 14 ay önce 325 kayıt numarasıyla Kürt derneğine kayıt yaptırdığı ve lakabının “Kara Kemal” olduğu öğrenildi.

İşte 3 PKK’lı kadının öldürülmesinde başşüpheli olarak tutuklanan ve sadece Türkiye’nin değil uluslararası kamuoyunun da gözünü çevirdiği Ömer Güney’in bilinmeyen yönleri:

Çevresi tarafından içine kapanık, saygılı ve terbiyeli olarak tanımlanan Güney’in yakınları, “Onun PKK ile uzaktan yakından ilgisi olmaz” diyor. Hatta Paris Savcısının 2 yıldır PKK üyesi dediği Güney’in ailesi MHP’li olarak biliniyor.

ÖMER GÜNEY’İN SIRLARI

1 – Geçen yıl 3 kez geldiği Türkiye’de ne yaptığı belli değil.
2 – Silah kullanmayı nasıl ve nerede öğrendiği belirsiz.
3 – Roj TV’de çalışan sevgilisi, Sakine Cansız’la sorunlu.
4 – Ailesi MHP’li birini Kürt derneğine kim, nasıl kabul etti.

FACEBOOK’A GÖRE İLİŞKİSİ YOK

Ömer Güney’in Facebook sayfasında ilginç bilgiler var. Roj TV muhabiriyle 2011 yılından itibaren aşk yaşadığı ve onun sayesinde örgüte girdiği ve bu yüzden cinayet bile işlediği iddia edilen Ömer Güney, Facebook sayfasında ise ilişkisinin olmadığını yani bir sevgilisinin olmadığını işaretlemiş. Güney, 28 Mayıs 2012′de kuzeniyle olan yazışmalarında ise biriyle birlikte olduğunu ve onun bir hostes olduğunu belirtmiş.

AYDEMİR: İLİŞKİM YOK

Ömer Güney’in Belçika’da 2010′da tanıştığı Roj TV muhabiri Gülay Aydemir’le birlikte olduğu ileri sürüldü. Hatta Fransa’ya yerleşmesinin ardından Güney’in de Paris’e döndüğü söylendi. Ancak Aydemir, Güney’le ilişkisi olduğu iddiasını kanal yöneticileri aracılığıyla yalanladı. Kızıltepeli Aydemir’in (34) Kandil’e gidip geldiği iddia edildi. Aydemir geçen yıl Fransa’da PKK baskınında gözaltına alınmış.

ŞARKIŞLA’DA ‘BÜYÜK’ İÇECEĞİM!

Ömer Güney, memleketi Şarkışla’ya gidip ‘büyük’ içeceğini yazmış. “Sevgimi sanal alem hatta dünya duysun. Sevmek ayıp mı beee:)” diyerek de kuzenine sevgilisini anlatmış: “Kız 1.80 boyunda, hostes. Onda kibir yok akti vefa var. Yani haddini bilen, söz dinleyen, kıymet bilen.,, Bana bir baktı, güldü ben de ona güldüm. Tanıştık. O sevdi, ben sevdim. Şimdi ben dertten değil, zevkten içmek istiyorum. Ya ben onu alırım ya Paris beni:)”

‘BABA TARAFIM KÜRT ANNE TARAFIM TÜRK’

Paris cinayetlerinin bir numaralı zanlısı olarak tutuklanan Ömer Güney Sivas Şarkışlalı. Yakınları ailenin milliyetçi olduğunu söylüyor. Ömer’in ise kendisini çevresindekilere “Baba tarafım Kürt, anne tarafım Türk” diye tanıttığı söyleniyor…

50 EURO’YA ÜYE OLDU

Fransa’da, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez adlı PKK’lı kadınların cinayeti ile ilgili olarak baş zanlı olarak tutuklanan Ömer Güney ile ilgili detaylar netlik kazanmaya başladı.

Güney’in 1 yıl 2 ay önce 50 euro aidat ödeyerek Kürt derneğine üye olduğu, Fidan Doğan’ın isteği üzerine Cansız’ı Kürt Enformasyon Bürosu’na götürdüğü belirtildi. Cinayetlerin bir numaralı şüphelisi olarak tutuklanan Ömer Güney’in tam adının ise ‘Ömer Ziya Güney’ olduğu ifade edildi. Sivas’ın Şarkışlailçesine bağlı Polat Paşa Köyü’nde 16 Nisan 1984 tarihinde doğduğu belirtilen Güney, 2003 yılında Almanya’da evlendi. 2011 yılında ise boşandı. Çevresinde ‘Sivaslı Ömer’ olarak bilinen Güney’ın 2011 yılından bu yana PKK ile ilişkili olduğu iddia ediliyor.

SAKİNE CANSIZ’IN AİLESİ TANIMIYOR

Sakine Cansiz’in kardeşi Haydar Cansız da tutuklanan Ömer Güney’i kendisinin veya ailesinden hiç kimsenin tanımadığını belirterek, “Ablam ile ben ve diğer aile bireyleri hep görüşürdük. Ama hiçbir zaman Ömer Güney’i, Sakine’nin yanında, toplantı, konferanslarında yanında dahi görmedik ve tanımayız da. Şunu kesinlikle söyleyebilirim, ailemizden kimse bu şahsı tanımaz, bilmez, bizler de aile olarak soruşturmanın sonucunu bekliyoruz” dedi. Sakine Cansız’ın ise öldürülmeseydi 3 gün sonra PKK’nın Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’na gideceği iddia edildi.

BİR EVLİLİK YAPMIŞTI

Fransa Kürt Federasyonu Başkanı Mehmet Ülker de, Güney ile ilgili bilgi verdi. Ömer Güney’in 2 yıldan bu yana Kürtler’in bulunduğu ortama gidip geldiğini ancak gerçekte kim olduğunun tespit edilemediğini, bağlantılarının araştırıldığını, Paris’teki Kürt dernekleri ile 1 yıl 2 ay önce bağlantı kurduğunusöyleyen Ülker, Ömer Güney’in dernek çevresindekilere, “Baba tarafım Kürt, anne tarafım Türk” dediğini ancak Fransız yetkililerin açıkladığı son bilgilerle bunun da doğru olmadığının anlaşıldığını anlattı.

BÜRODAKİ 4 BARDAK

Diğer yandan, cinayetler ile ilgili detaylarda ise bir ayrıntının dikkat çektiği kaydedildi. Cinayetlerin işlendiği büronun mutfağında 4 bardak bulundu. Güney’in Sakine Cansız’ın işlemlerini yapması için PKK tarafından görevlendirildiğini söylediği ifade edildi. Güney’in, Sakine Cansız’ın işlemlerini yapıyor olmayı onurlu bir iş olarak tanımladığı, 8 Ocak’ta Sakine Cansız’la birlikte para çekmeye gittiği, 1000 Euro çektiği ve ayın 9′unda da Sakine Cansız’ı Kürt Enformasyon Bürosu’na götürdüğünü söylediği kaydedildi.

‘O BİR SAAT ÖNCE NE YEDİĞİNİ HATIRLAYAMAZ’

4 çocuklu İsmet ve Makbule Güney çiftinin tek erkek çocukları olan Ömer Güney’in küçük yaşlarda ailesi ile birlikte Fransa’ya taşındığı, o tarihten sonra da köye bir daha gelmediği, ancak ailesinin bir kaç yılda bir Türkiye’ye gelip gittiği öğrenildi. Şarkışla’da elektrik kurumunda çalışırken yaklaşık 25 yıl önce Fransa’ya işçi olarak giden baba İsmet Güney, birkaç yıl sonra ailesini de götürdü. Güney’in Ankara’da oturan amcası Zekai Güney de yeğeninin böyle bir olaya karışmayacağını savunurken, işlenen suçun Ömer Güney’in üzerine yıkılmak istendiğini ileri sürdü.

‘BEYNİNDE TÜMÖR VAR’

Yeğeninin 5 yaşından bu yana Fransa’da ailesiyle birlikte yaşadığını belirten Zekai Güney, yeğeninin havalimanında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını ifade etti. Ömer Güney ile en son 2 yıl önce görüştüğünü dile getiren amca Güney, yeğeninin rahatsızlığı nedeniyle bu yıl Türkiye’ye gelmediğini söyledi: “Benim yeğenim rahatsız, beyninde tümör var. Yeğenime bir saat önce ne yediğini sorarsanız hatırlayamaz. Hastane raporları var. Geçmişi incelenirse o tetkikler ortaya çıkar. Bu suçlamaların hiçbirini ben amcası olarak kabul etmiyorum” dedi. Ağabeyine gün boyu telefonla ulaşamadığına dikkat çeken Zekai Güney, Ömer Güney’in ailesinin hedef haline geldiğini savunarak, “Ağabeyim ve yengemin can güvenliğinin Türk yetkililer tarafından sağlanmasını istiyorum.”

‘ADI ÖMER DEĞİL ,OKAY’

Şarkışla İlçe merkezine 11, Sivas kent merkezine ise 71 kilometre mesafede bulunan Ömer Güney’ın dünyaya geldiği Polatpaşa Köyü de olayın ardından büyük şaşkınlık yaşandı. Fransa’da tutuklanan Güney’in köydeki tek akrabası olan babasının amcasının oğlu Ömer Güney, “Fransa’ya göç ettiklerinde oğulları çok küçüktü. Ben küçüklüğünü hatırlıyorum. O zaman ona Okay diye hitap ediyorlardı. Ben bile bugün isminin Ömer olduğunu bilmiyordum. Ankara’da olan amcalarıyla görüşüyordum. Fransa’ya yerleştikten sonra çocuğu hiç görmedim. Olayı duyunca şaşkınlık yaşadık. Böyle bir yapıya sahip bir aile değildi” diye konuştu. Köy Muhtarı Ahmet Öztürk, “Biz böyle bir olayı büyük bir şaşkınlık ile karşıladık. Biz bu işi o kişi yapmamıştır, bu işlere bulaşmamıştır diye düşünüyoruz. Son derece iyi bir aileye sahipti” dedi.

AKRABALARI ŞAŞKIN: ‘BİZ MİLLİYETÇİYİZ’

Ömer Güney’in yengesi Fadime Güney, haberi duyunca sonra şoka girdiklerini söyledi: “Ömer’in eski eşi teyzesinin kızı, Almanya’da oturuyorlar. 9 yıl evli kaldılar ve sonra çocukları olmadığı için boşandılar. Küçük yaşta evlendiler. Eski eşinin ismi Serap. Ömeri’in babası yıllar önce Tedaş’ta çalışırken çocuklarının daha iyi imkanlara kavuşması için Fransa’ya gitti.” Güney’in babasının amcasının oğlu Orhan Güney de, “Haberi televizyonlardan ve muhtardan duydum. Ömer, böyle bir olaya karışacak çocuk değildi. Babası da çok titiz birisiydi” dedi. Kendisinin milliyetçi olduğunu vurgulayan Orhan Güney, Ömer’in babası İsmet Güney’in de milliyetçi kökenden geldiğini ve çok titiz birisi olduğunu aktardı.

KARAYILAN: GÜNEY, PKK‘LI DEĞİL

PKK’nın Kuzey Irak’taki önde gelen isimlerinden Murat Karayılan da, PKK’nin Avrupa’da bu tarzda üye alma durumu olmadığını Ömer Güney’i kendileri gibi Avrupa’daki yöneticilerinin de tanımadığını, Avrupa’daki Kürt kurum ve derneklerinin topluma açık olduğunu söyledi. Karayılan, Kürt, Türk, Arap ve her milletten kişilerin bu kurumlar ortamına rahat gelip gittiklerini söyledi.

Kaynak: haberdiyarbakir.com 24 Ocak 2013