İHD Diyarbakır Şubesi, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
2012 yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı. Sadece Kürt
illerinde 21 bin 107 ihlalin yaşandığı 2012 yılına silahlı çatışmalarda
yaşamını yitirenlerin sayısındaki artış damgasını vururken,
cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri de dikkat çekti.
Birçok
alanda hak ihlallerinin yer aldığı raporun açıklamasında, yaşanan hak
ihlallerinin nedeninin Kürt meselesinin çözümsüzlüğü olduğu
belirtilerek, başlatılan diyalog sürecinin daha aktif bir şekilde
yürütülmesi istendi.
İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2012 yılı
İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu düzenlediği bir basın toplantısıyla
kamuoyuna duyurdu. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD MYK
Üyesi ve Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, İHD
Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdusselam İnceören,
ile şube yöneticileri Emin Ermin ile Av. Pınar Dalkuş katıldı.
Raporun açıklanması öncesi hazırlanan basın metnini okuyan Şube
Başkanı Raci Bilici, Kürt meselesinin tartışıldığı bir ortamda
açıkladıkları raporda yine iç açıcı veriler sunamadıklarını belirterek,
“Geride bıraktığımız yıl yine binlerce ihlale sahne olmuştur. Bugün
tartışılan ve müzakere edildiği ileri sürülen Kürt meselesinin
çözümsüzlüğü nedeniyle geçtiğimiz yıl yine kayıp bir yıl oldu. Oysa ki,
bugün tartışılanları geçtiğimiz bir yıl içerisinde tartışıp sonuca
bağlamış olsaydık, bugün bunca ihlalden söz etmiyor olabilirdik. Ama bu
gerçekleşmedi ve yine kan, gözyaşı, acı ve ihlaller bu coğrafyadan eksik
olmadı” dedi.
Yıla damgasını vuran olayın bölgede yıllardır devam eden ve 2012’de
büyük artış gösteren düşük yoğunlukla savaş olduğunu vurgulayan Bilici,
“Dur durak bilmeyen askeri operasyonlar ve hükümetin güvenlikçi
politikaları ön plana çıkarması sonucu ülke bir bütün olarak savaşa
teslim oldu. Baharın gelmesiyle birlikte yoğunluğu artan çatışmalı
süreç, yaz aylarıyla birlikte daha da büyüdü ve neredeyse bölgemizin
tamamına yayılan bir hal aldı. Bunun sonucunda iki taraftan yüzlerce
insan yaşamını yitirdi, yüzlercesi de yaralandı. Raporumuzda yer alan
istatistik verilerine baktığımızda, 2012 yılında gerçekleşen çatışmalar
ve ölümler son yılları ikiye katlayan bir pozisyona gelmiştir. Her ne
kadar çözüm sürecine girildiği ve görüşmeler yapıldığı belirtilse de
halen operasyonlar sürmekte, gençlerimizin cenazesi gelmeye devam
etmektedir” diye konuştu.
YAŞANAN TAHRİBATIN RESMİ
2012 yılına Şırnak’ın Uludere İlçesi Roboskî Köyü’nde savaş
uçaklarının bombardımanı sonucu katledilen 34 kişinin yasıyla
girdiklerini hatırlatan Bilici şöyle devam etti: “Tüm toplumu ciddi
anlamda huzursuz bir ortama sürükleyen ve öfkelendiren bu katliam
sonrası sivillere yönelik öldürme olayları maalesef hızından bir şey
kaybetmeden devam etti. Güvenlik güçlerinin hedef gözeterek
gerçekleştirdiği yargısız infazlar, çatışmalarda yaşamını
yitiren/yaralanan siviller, mayın ve sahipsiz patlayıcılar sonucu ölen
çocuklarımız, süren savaşın toplumda yarattığı tahribatın adeta bir
resmiydi. Böylece tekrardan şunu anladık ki, iki taraf arasında
yürütülen bir savaş, sadece o taraflara değil, daha çok masum insanlara
zarar vermektedir.”
POLİS ÇOK RAHAT SOKAK ORTASINDA İNFAZ EDEBİLİYOR
Ancak burada dikkat çekilmesi gereken en önemli meselenin “güvenlik”
güçlerinin çok rahat bir şekilde sivillere yönelik saldırıları
gerçekleştirebilmeleri olduğunu kaydeden Bilici, “Roboskî katliamı
örneğinde gördüğümüz gibi, sivillere yönelik gerçekleştirilen
eylemlerde, maalesef failler bir türlü ortaya çıkarılmamaktadır. Nurhak
Çartay ve Özgür Arda adlı gençlerin öldürülmesi olayında olduğu gibi,
bir polis çok rahat bir şekilde bir kişiyi sokak ortasında infaz
edebilmektedir. Bunun en büyük nedeni ise, siyasi iktidarın bu faillerin
arkasında durması ve yargı mercilerinin failleri yargı önüne çıkarma
konusundaki isteksizlikleridir. Bu da silah kullanma yetkisi olan devlet
görevlilerini saldırı ve öldürme konusunda daha da
cesaretlendirmektedir” dedi.
Geçtiğimiz yıl içerisinde çatışmalar ve sivil can kayıplarının
yanında birçok alanda hak ihlalleri yaşanmaya devam ettiğini ifade eden
Bilici, işkence ve kötü muameleden tutalım, düşünce ve ifade özgürlüğü
önündeki engeller, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine getirilen yasaklar,
ekonomik ve sosyal haklar, kadın ve çocukların yaşam haklarına yönelik
ihlaller gibi birçok alanda hak ihlalleriyle karşılaştıklarını
vurguladı.
HASTA TUTSAKLAR BİR AN ÖNCE SERBEST BIRAKILMALI
Ancak, rapordaki rakamsal verilerde de görüleceği üzere ihlallerin en
çok yaşandığı alanların başında cezaevleri geldiğine dikkat çeken
Bilici, şunları söyledi: “2012 yılı cezaevleri açısından ihlallerin
adeta tavan yaptığı bir yıl olmuştur. Bu ihlallerin içerisinde en ön
palana çıkanı da cezaevlerindeki hasta mahpusların durumudur. Geçtiğimiz
hafta açıkladığımız Hasta Mahpuslar Raporu’nda da görüleceği üzere,
cezaevlerinde halen yüzlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Ve bunlardan
çoğu artık ölüm sınırındadır. Geçtiğimiz yıllarda neredeyse her gün
bunların ölüm haberini duyar olduk. Fakat artık bu soruna bir çare
bulunmalıdır. Bu sorun, geçen hafta Meclis gündemine gelen ve kamuoyuna
ayrıntılarını paylaştığımız palyatif yasa değişiklikleriyle değil, daha
gerçekçi bir yaklaşımla çözülmelidir ve cezaevindeki ağır hastalar bir
an önce serbest bırakılmalıdır. Aksi taktirde cezaevlerinden ölüm
haberleri gelmeye devam edecektir.”
AÇLIK GREVLERİ ÖCALAN’IN ROLÜNÜN ÖNEMİNİ GÖSTERMİŞTİR
Cezaevlerinde hasta mahpuslar haricinde sevk ve sürgünler, sağlık
hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele, tecrit / izolasyon ve disiplin
cezaları cezaevlerinin adeta her gün yaşanan ihlalleri haline geldiğini
belirten Bilici, “Hükümetin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik
ağırlaştırılmış tecrit uygulaması toplumu bir bütün olarak geren bir
noktaya varmış, bu durum yansımasını cezaevlerinde de bulmuştur.
Uygulanan bu tecrit politikası ve yaşanan çatışmalı süreç,
cezaevlerindeki mahpusların süresiz dönüşümsüz açlık grevi
başlatmalarına kadar varmıştır. 68 gün boyunca devam eden açlık grevini
yine tecrit altında tutulan Öcalan bitirmiştir. Böylece Öcalan’ın Kürt
meselesinin çözümünde ne denli bir rol sahibi olduğu bir kez daha
görülmüştür” diye konuştu.
Fakat Kasım ayında sona eren açlık grevlerinin hemen ardından
ihlallerin devam ettiğini söyleyen Bilici, grevlerin sonunda bu kez
mahpuslardan intikam alırcasına sürgünlerin devreye sokulduğunu dile
getirdi.
Bu durumun da cezaevleri konusunda kendilerini ciddi anlamda
kaygılandırdığını ifade eden Bilici, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Nitekim düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engeller nedeniyle bugün
binlerce siyasetçi, insan hakları savunucusu, sivil toplum örgütü
temsilcisi, avukat, öğrenci, akademisyen cezaevindedir. Sadece
düşüncelerini dile getirdi diye, muhalif bir pozisyon sergiledi diye KCK
üyeliği adı altında cezaevlerine atılan bu insanlara bir de
cezalandırıldıkları mekanda kötü muamele yapılmaktadır. Biz bu durumun
artık değişmesini istiyoruz. Bunun için de öncelikle Kürt meselesinin
demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmesi gerekmektedir. Ancak daha
acili ise, ceza yasalarında yapılması gereken değişikliklerdir. Hükümet,
bir an önce evrensel hukuk normları çerçevesinde düşünce ve ifade
özgürlüğünün önündeki bütün yasal engelleri kaldırmalıdır ve
cezaevlerinde bu nedenle yatmakta olan binlerce kişiyi serbest
bırakmalıdır. Bu adım, bugünlerde çokça konuşulan çözüm sürecine de
büyük katkı sunacaktır.”
Geride bıraktığımız 2012 yılının da birçok alanda hak ihlallerinin
yaşandığı bir yıl olduğunu ve tüm bu yaşanan ihlallerin yegane nedeninin
Kürt meselesindeki çözümsüzlük olduğunu sözlerine ekleyen Bilici, “Kürt
meselesinde yaşanacak bir ilerleme, atılacak adımlar diğer sorunların
çözümünü de beraberinde getirecektir. Bizler insan hakları savunucuları
olarak artık bu tablonun değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de
bir an önce başlatılan diyalog ve müzakerelerin daha da ileriye
götürülerek, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yöntemlerle
çözülmesi gerektiğini belirtiyoruz. 2012 yılını geride bırakırken
ölümlerin, acıların, gözyaşının ve bir bütün olarak hak ihlallerinin
yaşanmadığı bir ülke özlemimizi yineliyor, 2013 yılının barış ve
özgürlükler yılı olması temennisinde bulunuyoruz” dedi.
BİR YILDA 21 BİN 107 İHLAL YAŞANDI
Bilici’nin açıklamasının ardından İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge
Temsilcisi Şevket Akdemir, bir konuşma yaptı. Akdemir, CHP Milletvekili
Birgül Ayman Güler’in Meclis’te yaptığı konuşmayı kınadığını
belirterek, bölgede yaşanan hak ihlalleri raporuna geçti.
Raporda yer alan bazı başlıklar ve ihlal rakamları şöyle;
*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan güvenlik güçleri – 237 ölü, 459 yaralı
*Çatışmalarda yaşamını yitiren-yaralanan PKK militanı – 284 ölü, 11 yaralı
*Faili meçhul cinayet, yargısız infaz, çatışmalardaki sivil ölümler – 56 ölü, 228 yaralı
*Kuşkulu ölümler – 23
*Resmi hata ve ihmal sonucu – 31 ölü, 3 yaralı
*Asker / polis intiharı – 11 intihar, 5 teşebbüs
*Kadın intiharları – 41 intihar, 8 teşebbüs
*Erkek intiharları – 45 intihar, 22 teşebbüs
*Çocuk intiharları – 20 intihar 4 teşebbüs
*Gözaltına alınanlar – 4.418
*Tutuklananlar – 1.475
*Örgüt militanları tarafından alıkonulanlar – 130
*İşkence ve kötü muamele – 876
*Toplumsal olaylara müdahale – 213 müdahale, 315 yaralı
*Soruşturma, dava ve cezalara maruz kalan kişi sayısı – 1.971
*Baskına ve saldıra uğrayan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 127
*Kapatılan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu – 12
*Anadilde savunma yasağı – 447
*Cezaevlerinde yaşanan ihlaller – 3.263
*Ekonomik ve sosyal haklara yönelik ihlaller: 395
Kaynak: bestanuce.org - 29 Ocak 2013