Törende belki de en zor konuşmayı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve
Leyla Şaylemez’in aileleri yaptı. Yüzbinleri selamlayan ailelere kitle,
hep bir ağızdan attığı “Şehîd namirin” sloganlarıyla karşılık verdi.
Fidan Doğan’ın babası Hasan Doğan, “Bugün Fidan’ın doğum günüdür.
Bu
kadar büyük bir heyecanla bu insanların buraya gelmelerinden dolayı
teşekkür ediyorum” dedi. Fransa’dan bir an önce katliamın sorumlularını
açığa çıkarmalarını istediklerini söyleyen Doğan, “Duyguluyum çok fazla
konuşamayacağım” dedi. Doğan’ın eniştesi ise şöyle konuştu: “Sevgili
Amed halkı bu acılı günümüzde bu kadar yoğun bir şekilde bize destek
vermeniz bizi gururlandırıyor. 3 şehidimiz yalnızca bizim şehidimiz
değil bütün insanlığın, barışın şehitleri. Onlar savaştan yana olmadılar
her zaman barışı desteklemek için Kürt halkının onurlu mücadelesini
dünyaya duyurmak için Kürt halkının sesi oldular.”
Bu barış Türkleri de kucaklar
Daha sonra Sakine Cansız’ın babası İsmail Cansız konuştu. Baba
Cansız, “Hepinizi saygıyla, sevgiyle kucaklarım. Onlar barışı istediler,
katiller onları vurdular. Fakat biz bu barışı getireceğiz. Bu barış hem
Türkleri hem Kürtleri kucaklar. Biz barışın devamını isteyeceğiz.
Sizden ricam budur. Savaşa lanet olsun barış güzel bir şeydir. Bunu
Türkler de bilsin. 3 tane çocuğumuzun yeri de cennet olsun” diye
konuştu.
Leyla Şaylemez’in babası Cumali Şaylemez ise, “Merhaba Amed halkı.
Ben de Leyla’nın babası olarak sizden bir ricada bulunuyorum. Leyla
Amed’in gelini oldu. Sizler bugün Leyla’nın ailesisiniz. Sizlere, ‘Kim
kazandı, Kim kazandı’ diye soracağım sizler de ‘Öcalan, Sakine Cansız,
Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’ deyin” dedikten sonra Kürtçe, “Ki serket
ha ki serket (Kim kazandı kim kazandı)” diye sorunca kitle hep bir
ağızdan “Öcalan serket”, “Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez
serket” diye yanıtladı. Baba Şaylemez, uçakta Amed’e gelirken yazdığı
Kürtçe bir şiiri paylaştı.
PKK’li ve PAJK’lı tutsakların mesajının okunduğu cenaze töreninde,
DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ile BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da birer
konuşma yaptı.
Ahmet Türk, Kürtçe başladığı konuşmasını Türkçe sürdürdü. Türk,
şunları söyledi: “Değerli onurlu halkımız, muhterem anneler. Bugün
yüreğimiz yanıyor, Kürdistan’ın, özgürlüğün 3 çiçeğini şehit kervanı
arasına uğurluyoruz. Ama bu bedelin hiçbir zaman Kürt halkı tarafından
unutulmayacağını iyi biliyoruz. Diyarbakır’da bugün yüzbinlerce kişi
özgürlük şehitlerini, Kürdistan şehitlerini uğurluyor. Selam olsun
Sakine, Leyla, Fidan yoldaş diyorlar. Kürt halkı onurlu bir barış,
özgürlük için sürekli bir mücadele içindedir. Annelerimiz ağlamasın,
gözyaşı dökmeyin o şehitler onurlu şehitlerdir. İnsanlar ölür ancak
isimleri kalır. Her zaman Kürt halkı bu şehitlerin yolunda yürüyecektir
bunu iyi bilin. Bugün yüzbinlerce kişi şehitlerini karşılıyor ve
uğurluyor. Bu nedenle mutluyuz. Ancak biliyoruz ki Kürt halkının yüreği
yanıyor; ama Kürt halkının özgürlük mücadelesi yanan yüreğindeki koru
söndürecek onu da biliyoruz. Bütün dünyanın gözleri bugün Amed’dedir.
Bunun için birkaç şeyi de Türkçe dile getirmek istiyorum. Biliyoruz
özgürlük mücadelesinin bedelleri çoktur. Özgürlük dışında Kürt halkı
hiçbir şeyi kabul etmemektedir. Onurlu bir barışı halkların kardeşliğini
özgür geleceği hep savunduk. Barış elimizi hep uzattık. Barış istedik,
halkların kardeşliğini istedik; ama bize hep teslimiyeti dayattılar.
Kürt halkı onursuz bir yaşamı asla ve asla kabul etmeyecektir. Ama barış
özlemimizi arzumuzu, talebimizi de hiçbir zaman gündemden düşürmedik.”
Barışa zarar gelmesin
Çok önemli bir süreçten geçildiğine işaret eden Türk konuşmasını
şöyle sürdürdü: “Bugün herkes Kürtlerden büyük bir hassasiyet
beklemektedir. Bugün bile 3 yoldaşımızı bir katliamda kaybetmemize
rağmen yine barışı, halkların kardeşliğini esas alan bir yaklaşım
göstermektedir halkımız. Onurlu bir barışa hazır olduğunu söylemektedir.
Ancak ve ancak barış karşılıklı saygı ile oluşur. Halkların birliğini
tanımasıyla sağlanır. Adalet eşitlik olmalıdır. Barışı ancak o zaman
sağlayabiliriz. Bakınız bütün dünya Diyarbakır’da barışa zarar gelmesin
diyor. Biz bu duyguyla bu kararlılıkla bugün şehitlerimizi uğurluyoruz;
ama şunu da söylüyoruz barış için hassasiyet gösterin diyenler; Ey
Başbakan! Barışı konuşurken Kandil’i bombalıyorsun. Hem hassasiyetten
söz edeceksin hem de 3 şehidimizi toprağa verirken Fransa’dan
Kürdistan’a getirirken Kandil’i bombalaman nasıl bir hassasiyettir,
nasıl bir barışseverliktir. Hem barıştan söz edeceksiniz hem de
Kürtlerin üzerine bombalar yağdıracaksınız. O hassasiyeti sizden de
bekliyoruz. Türk halkına da seslenmek istiyorum. Başbakan barıştan söz
ederken Kürt halkının üzerine bomba yağdırıyor bunu da bütün dünya
bilsin.”
Kürt kadınına selam olsun!
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise, şunları kaydetti: “Yüzyıldır
maalesef ki toprakları köy köy, mezra mezra, sokak sokak, işkencehaneye
çevrilmiş bir halkız. Bugün Kürt kadınının Ortadoğu’nun orta yerinde
bütün dünyayı aydınlatacak bir meşale yaktığına tanıklık ederken,
tarihin bu acılarından süzülüp gelirken, asla ve asla geçmişimi
unutmadan geleceğimize bakacağız. Bir zamanlar bu topraklarda Kürt
kadınının sofrada bile yeri yokken, bugün 3 devrimci kadın milyonların
huzurunda devrimin nasıl yapılacağını gösteriyor. Kürt kadınına, Kürt
kadın devrimcilerine selam olsun. Onlar ki bu karanlık içinde binlerce
yıllık erkek savaş zihniyetine kafa tutmuş devrimcilerdir. Her birinizin
önünde saygıyla eğiliyoruz. Bugün bu alanda meydandaysak, bugün bu
otobüsün üstündeysek, bu mikrofon elimizdeyse sizin sayenizdedir. Başta
Kürt kadınının Kürdistan şehitlerinin sayesindedir. Bizle var olmadı bu
mücadele bizle son bulmaz. Bu 3 Kürt kadını gibi devrimcilerle bu
mücadele var oldu. Onlar gibi yaşayarak, devrimci gibi yaşayarak ve
gerekirse onlar gibi devrimci ölerek barışı onurlu bir geleceği bu
ülkeye getirebiliriz. Ben Sakine, Leyla ve Fidan arkadaşlarımızın
şahsında bütün şehitlerimizi bir kez daha anıyorum. Bütün yoldaşlarımıza
başsağlığı diliyorum.”
Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: “İş yapma, pratik yapma zamanıdır.
Bu değerlere layık olmanın, bağlı kalmanın başka da yolu yoktur. En
kritik dönemlerinde halkımızın geleceğinin belirlendiği, kaderimizin
yeniden çizildiği günlerde, eğer değerlerimize layık olmak istiyorsak,
akıllı olmak, sabırlı olmak ve cesur olmak gerekiyor. Biz Amed
meydanında 3 devrimci kadının, cenazeleri önünde açıkça ifade ediyoruz
ki bu halk hiçbir zaman barıştan kaçmadı. Bu analar parçalanmış
bedenleri ile evlatlarını toprağa verirken bile intikam yemini
etmediler. Bugün 3 yoldaşımızın aileleri intikam yemini etmiyorlar. Bu
onurlu duruşu bütün dünya ne zaman anlayacak? Bu hükümet ne zaman
anlayacak? Biz de halkımıza verdiğimiz özgürlük, barış sözünün
arkasındayız.
Halk Öcalan’ın arkasında!
Bu halk Sayın Öcalan’ın arkasındadır. Bu meydan bunun tanıklığı,
bunun fotoğrafıdır. Artık barış zamanıdır diyoruz, cenazelerimizin
önünde bunu haykırıyoruz. Bu kanı durdurabiliriz, konuşarak
sorunlarımızı çözebiliriz. Yıllardır tekrarladığımız bu duyguların
arkasında milyonlar vardır. Bizimle muhatap olmak isteyenler neyi
güvence olarak ortaya koyuyorlar, onu görmek istiyoruz. Size güvenmemiz
için bir adım atın, somut politika koyun ortaya. Bakın işte Diyarbakır
meydanı böyle bir şeye hazır olduğunun sinyalini veriyor. Bu cenaze
töreninde verilmiş güçlü mesajı almak istiyorsanız, kana doymuş bu
topraklarda artık çiçekler açsın, genç bedenler değil savaş zihniyetini
gömelim diyorsanız biz hazırız. Bu yoldaşlarımızın şehitlerimizin bize
talimatı özgürlük ve onurlu bir barıştır.”
Cesursanız hodri meydan
Artık öfkenin dili değil barışın dilinin hakim olması için Kürt
halkına karşı aynı hassasiyeti hükümetten de beklediklerini vurgulayan
Demirtaş, “Malatya morgunda 11 PKK’li genç var, Kandil dağında 7 Kürt
gerillasının cenazesi var. Her ananın gözyaşının rengi aynıdır
diyorsanız bütün değerlere saygı beklemek de bu halkın hakkıdır. Hem
savaşırım hem barışırım demek olmaz. Barış cesaret, yürek işidir. Bu
halk cesurdur o nedenle barışa hazırdır. Siz cesursanız hodri meydan”
dedi.
Yolunuz açık olsun!
Demirtaş son olarak şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın arkasında
olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. Sizin bu sahiplenmeniz, Paris’ten
buraya kadar Kürt kadınlarını omuzlarınızda taşımanız dünyaya verilmiş
en büyük mesajdır, ittifaktır. Katletmek istediğiniz irade, Paris’ten
buraya kadar milyonlara dönüşerek sel olmuş, Dersim’e, Nurhak’a,
Mersin’e akacak. Yolunuz açık olsun yoldaşlarım gözünüz arkada kalmasın.
Milyonlarca Sakine, Leyla, Fidan bu uğurda yürüyorlar. Sizler uğruna
mücadele ettiğiniz topraklarda rahat uyuyun, katillerinizin arkasındaki
güçleri açığa çıkarmak da boynumuzun borcu olsun. Fransa ve AKP hükümeti
de bu katillerin açığa çıkarılmasının gereğini yerine getirmek zorunda.
Şimdi sıra gerçek barışı istediğini söyleyen muhataplarımızdadır.”
Kaynak: ozgur-gundem.com 18 Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder