Evveliyatı var kuşkusuz ancak PKK’nın eylem tarihi 15 Ağustos
1984′te başlıyor. Şemdinli’de. . Neredeyse otuz sene geçmiş üzerinden. O
gün bugün yiten canın, akıtılan kanın haddi hesabı yok.
Mücadelenin
parasal boyutundan söz etmiyorum. . . Dağa tasa; bomba, mermi, mayın vs
olarak bıraktığımızın toplamı Şüpheniz olmasın ki Türkiye’nin varlarına
denktir.
Derde neşter vurmak için önümüzde duran bütün el yakıcı seçenekleri
“Ya tutarsa” deyip, denedik. Tutmadı. Elimiz nihayet simdi barış tuşunun
üzerinde. O nedenle ‘barış süreci’ diyoruz adına. . .
Umudumuz, fazla gecikilmeden sürdürülmekte olan görüşmelerin çatışma
ortamını sona erdirecek yolu açması. Ve yanı şıra yaşanan onca hayal
kırıklığının ardından kördüğüme dönüşen Kürt sorununun çözümü. . .
Sütten ağzı yanan herkesin yoğurdu üfleyerek yediği noktada şahnenin
önünde elbette Başbakan Tayyip Erdoğan duruyor. Zira siyasi risk onun
boynunda. Acık söylemek gerekirse bu meselenin çözümünün Ak Parti’ye ‘oy
hesabı’ adına getireceği bir şey de yok gibi. Hatta kimi hesaplamalara
bakılırsa ‘götüreceği şeyler’in fazla olduğu dahi söylenebilir. Yani
Erdoğan fayda lambasının ışığında meseleyi ‘kâr-zarar cetveli’ne bakarak
değerlendirecek olsa “Bana müsaade” deyip maşadan kalkar! Başbakan’a
çözüm iradesinin yanına ‘baldıran zehri’ni koyduran Türkiye ufkunda
işaret ettiği 2023 hayali!
Ve Tayyip Erdoğan, Kürt meselesi Çözülmeden 2023 hedeflerinin hayal olarak kalmaya mahkûm olduğunu bilecek deneyime sahip.
Çözümün kodları Sahnede Lice’nin Fiş Köyü’nde attığı adımın ardından
35 şenedir Türkiye’yle kavga eden Abdullah Öcalan var elbette. Öcalan’ın
bu süreçte yaptığı tahlil ve neticesinde üstlendiği tarihi rolle
aşılmasını sağladığı eşik, çizdiği yol haritasının önemi inkâr edilemez.
Keza MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yargılama tehdidine varan acık
suçlamaların hedefi olmayı göze alarak devlet adına yürüttüğü görüşmeler
sayesinde çözümün kodlarının hayata geçtiği de. . .
Nihayet PKK örgütünü ve adı PKK’yla birlikte anılan bütün
yapılanmaları yöneten Murat Karayılan. . İster Öcalan’a vefa duygusuyla
bağlılığının, iradesini kabullenmişliğinin neticesi ister barışa
inancının neticesi olsun Murat Karayılan, şayet tablonun PKK aleyhine
dönmekte olduğunu önemsemeyip olumsuz yaklaşsa şüpheniz olmasın ki bir
değil bin vesileyle süreç provoke edilir, Çözüm başka bahara kalırdı.
Bunlar tablonun Türkiye cephesinde görünen yüzü. Ancak sürecin
şahnede görünmeyen bir önemli aktörü daha var: Mesut barzani. Yıllar
yılı Türkiye’den yükselen eleştirileri, zaman zaman aşağılamaya varan
yorumlan sineye çekmiş bir insandan söz ediyoruz. Rahmetli Turgut
Özal’ın hem Mesut barzani’ye hem de Celal Talabani’ye en zor
zamanlarında TC’nin diplomatik pasaportlarıyla seyahat imkânı sağladığı
ortaya çıktığında nasıl hakaretlere, ihanet suçlamalarına muhatap
olduğunu yakından bilen bir inşan olarak aradan gecen yıllar zarfında
her türlü engellemeye rağmen ‘suyun yolunu bulduğunu’ söyleyebilirim.
Olması gereken oluyor aslında. Türkiye el- Cezire bölgesiyle ve Kuzey
Suriye coğrafyasıyla kucaklaşıyor. Tarihi, kültürel havzanın çatışma
unsuru PKK örgütü barzani’nin aktif katılımıyla tehdit olmaktan çıkma
noktasında. Gölge oyununda “PKK’lılar dağdan inecek, silahlarıyla
Türkiye’yi terk edecek” diyerek plan kuruyoruz. Hangi coğrafya üzerinden
yapıyoruz bu hesapları? Dağdan inecek PKK’klar silahlarıyla nereye
gidecekler?
Irak’ın kuzeyinde Mesut barzani değil de Türkiye’ye husumet duyan bir
lider olsa, Bağdat yönetiminin eğilimlerine direnmeyen bir lider olsa
tutar mı bu kurgu dersiniz? Derin bir soluk alıp barış planımızın ilgili
maddesine bakın: PKK’nın Türkiye’deki silahlı unsurları dağdan inip
ülkeyi terk edecek!
Nereye gidecek bu insanlar? Irak Kürdiştanı’na. Yani bir başka ülkeye.
Mesut barzani “Yeter ki Türkiye’de barış olsun. Ben PKK’lıların
silahlı olarak bölgemize gelmesini sorun etmem. Bunları sizin
belirlediğiniz koşullarla nereye gitmeleri, nasıl muameleye tabi
tutulmaları gerekiyorsa o şekilde karşılarız” demeşe tutar mı sanırsınız
bizim evde yaptığımız hesap? İspanya, ETA militanlarını Fransa’ya
gönderme pazarlığı yapmaya kalksa Paris buna nasıl bakardı? Keza
İngiltere; Fransa veya İspanya’ya IRA silahlı militanlarını gönderip
gönderemeyeceğini sorsa ne cevap alırdı?
Süt kardeşliğinin, dostluğun, tarihin derinliklerinden süzüp
taşıdığımız kader birliğinin hem manasını hem kıymetini bilmek lazım. . .
Avni ÖZGÜREL
Kaynak: Radikal 19 Mart 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder