Güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgilere göre, devlet-İmralı
görüşmeleri bugüne kadar hiç kesilmedi. Bu temaslar, sorunun köklü
çözümüne ilişkin gösterilen kararlılık bakımından, önceki Oslo
sürecinden daha önemli bir süreç olarak değerlendiriliyor.
Başbakan Erdoğan’ın, MİT’in PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelere başladığını açıklamasının ardından gözler İmralı’ya çevrildi. Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, önceki gün Taraf ’a bu görüşmelerin amacının “örgüte silah bıraktırmak” olduğunu açıkladı. Fakat Akdoğan, ayrıntılar hakkında bilgi vermekten kaçındı.
Güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgilere göre, devlet-İmralı
görüşmeleri bugüne kadar zaten hiç kesilmedi. Artan PKK saldırıları bu
görüşmelerin niteliğinin bazen değişmesine ve zaman zaman da kesintiye
uğramasına neden oldu. Ancak cezaevlerinde başlayan ölüm oruçlarına
Öcalan’ın müdahalesi, MİT-İmralı diyalogunun daha ciddi bir zemine
oturmasını sağladı. Öyle ki bu temaslar —sorunun köklü çözümüne ilişkin
gösterilen kararlılık bakımından— önceki Oslo sürecinden daha önemli bir
süreç olarak değerlendiriliyor.
İmralı’daki görüşmelerde, karşılıklı olarak atılacak adımların kâğıt üzerinde bir sıralaması çıkarılmış durumda. Öcalan, devletle yaptığı görüşmeler için PKK’dan da “başmüzakereci” olarak tam yetki almış.
Öcalan ile örgüt arasında diyalogu sağlayan avukat ziyaretlerinin
kesildiğini düşünecek olursak, bu biraz kafa karıştırıcı gelebilir ama
devletin bu konuda Öcalan’a kolaylık sağladığı belirtiliyor.
Bu görüşme süreci olgunlaşırsa Öcalan’ın, Türkiye’ye teslim edildiği
1999’da olduğu gibi, silahlı mücadeleye son vermeyi öngören bir yol
haritasını açıklaması bekleniyor. Hatırlanacak olursa Öcalan’ın 1999’da
PKK’ya yaptığı çağrının özünü “Barış için silahlı mücadeleye son verme ilanı”oluşturuyordu. Öcalan 7 Temmuz 1999’da örgütün başkanlık konseyine gönderdiği beş sayfalık mektupta “şiddete güvenceli bir şekilde son verme” çağrısı yaptı.
O önemli mektupta Öcalan, PKK’dan şu isteklerde bulundu:“Anlamsız
şiddet, sorunları içinden çıkılmaz hale getiriyor. Şiddete son vermek
sorunların çözümünde temel halka olmaktadır. Kürt sorunundaki çatışma
düzeyi şiddet içeriğini fazlasıyla yaşamış ve barış süreci toplumun tüm
düzey ve derinliklerinde en temel amaç haline gelmiştir.
Ağırlıklı
olarak şiddet yaklaşımları objektif olarak çıkmazı derinleştirmekten,
sahte bir rant ekonomisi ve politik yapı üretmekten, dolayısıyla en
gerici sonuçlara yol açmaktan öteye varmıyor. Mevcut durum aşılmazsa
sonuç; çıkmazda ve tekrarda derinleşmedir. Gecikmiş de olsa mütevazı ve
gerçekçi bir barış seçeneği tek yol olarak karşımızda duruyor. (…)
Şiddetin pratik olarak da güvenceli olarak da sona erdiğini kuşku
götürmez bir biçimde kanıtlamak gerekiyor. Bu durumda en etkili sonuç
alıcı yol, herkesi üzerine düşeni yapmaya zorlayacak ve aynı zamanda
kolaylık sağlayacak olanı, barış için silahlı mücadeleye son verme
ilanıdır. 1 Eylül 1999’da silahlı mücadeleye son verdiğimizi açıklamak
ve güçlerimizi sınır gerisine, Güney’e çekip sürece göre değerlendirmek
ve hazırlıklara çekmektir.”
Abdullah Öcalan’ın bu çağrısı geçmişte karşılık buldu; PKK yaklaşık
beş yıl boyunca silahlı mücadeleyi askıya aldı. Ancak dönemin
hükümetleri bu önemli fırsatı değerlendiremedi.
Aradan geçen 13 yılda dünyada, bölgede, Türkiye’de önemli değişimler
yaşandı. Değişmeyen tek şey PKK’nın silahlı mücadeledeki ısrarı.
Öcalan’ın değişen koşulları da gözeterek yapmaya hazırlandığı yeni
çağrıya devlet bu kez olumlu karşılık verecek. Görüşmeleri yürüten MİT
heyetinin bu konuda Öcalan’a teminat verdiği belirtiliyor.
MGK onayıyla yürüyen bu sürecin ilk adımı 4. Yargı Paketi’ndeki
düzenlemelerin hayata geçmesi olacak. Çok sayıda KCK tutuklusunun
Bakanlar Kurulu’nda onay bekleyen bu yargı paketinin yasalaşmasıyla
birlikte serbest kalması sağlanacak. Anadilde savunma, kamu kurumlarında
anadilde hizmet, adları değiştirilen yerleşim yerlerine eski
isimlerinin iade edilmesi gibi “güven verici” reformlar da sırada.
Bu sürecin başarıya ulaşması için iktidarın son derece kararlı olduğu
belirtiliyor. Devlet veya PKK kaynaklı olası provokasyon girişimlerinin
bu süreci geri döndüremeyeceğine de özel vurgu yapılıyor. İmralı-MİT
görüşmelerinin sonuçları önümüzdeki günlerde kamuoyuna yansıyacak.
Umarım bu çabalar sonuç verir ve geçmişte olduğu gibi yine hayal
kırıklığına uğramayız.
Yeni yılın bu topraklara barış getirmesini diliyorum.
Kurtuluş Tayiz / Taraf
Kaynak: haberdiyarbakir.com 01 Ocak 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder