18 Kasım 2012 Pazar

Anadilde savunma komisyondan geçti, fakat….

AKP’nin rehin aldığı Kürtlere mahkemelerde anadillerinde savunma yapabilmelerini haraca bağlayacak yasa tasarısına yönelik tepkiler artıyor.  Bütün kamuoyunun tepki gösterdiği düzenlemeye bir tepki de BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak’tan geldi: “Parası olmayanlar bu hakkı kullanmayacak.”

Rehineler haraçla savunma yapacak!

AKP’nin rehin aldığı Kürtlere, mahkemelerde anadillerinde savunma yapabimelerini haraca bağlayacak yasa tasarısına yönelik tepkiler artıyor.  BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak, anadilde savunma hakkının cezaevlerinde açlık grevindeki tutsakların taleplerinden biri olduğunu ancak bunun da parası olanın yararlanabileceği şeklinde düzenlenmesinin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’yla çeliştiğini vurgulayarak, Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın da açlık grevlerindeki tutsakların meşru ve demokratik taleplerine yönelik sorumluluğunu yerine getirmesini istedi. Tutsakların üç temel talebin olduğunu hatırlatan Bozlak, komisyon başkanlığınca üyelere tasarı metninin önceki gün itibariyle iletildiğini belirtti. Tasarı metninin açlık grevindekilerin taleplerinden biri olan anadilde savunma hakkını içerdiği için, direk açlık grevi ile ilgili olması nedeniyle Adalet Komisyonu’nun bu konuda yapacağı çalışmalara BDP’nin Adalet Komisyonu’ndaki üyesi olarak katılacağını açıkladı. 

 Tasarı ile soruşturma safhasına anadilde savunma hakkının tanınmaması, ciddi bir eksiklik olduğunu ifade eden Bozlak, şöyle devem etti: “Parası olmayanlar bu hakkı kullanmaktan mahrum kalacaklardır. Bir diğer eksiklik de, cezaevinde tutuklu bulunan sanığın dışarıdan bir tercümanı nasıl bulacağı meselesidir. Dışarıdan kendisine yardımcı olacak bir yakını olmayan sanık duruşma gününde tercümanı nasıl mahkemeye getirecektir. Bu da ciddi bir problem teşkil etmektedir. Bu eksiklerin komisyonda ve genel kurulda yapılacak görüşmeler sırasında giderilmesi için çalışma yürüteceğiz.”

Hazırlanan tasarı yetersiz

Tasarıyı değerlendiren Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Sekreteri Avukat Hüseyin Aslan ise, düzenlemenin yetersiz olduğunu belirterek, düzenlemede en büyük yanlışın hakimlere verilen “Kötüye kullanma hakkı” ile tercümanların sanıkların üzerine yıkılması olduğunu kaydetti. Polisin ve kamu görevlilerinin tercüman olarak kullanılmasının tasarıda düzenlenmesinin yanlışlığına dikkat çeken Aslan, tasarının CMK 202. maddesinde çeşitli değişiklikleri öngördüğünü, Türkçe hiç bilmeyen sanıklar için eski düzenlemenin geçerli olduğunu ve mahkemelerin bu kişilere tercüman bulmakla yükümlü olduğunu, yeni tasarının ise Türkçe bilen; ancak kendini farklı bir dilde daha iyi ifade edebilen sanıkları için olduğunu kaydetti. 

Aslan, yasanın ayrıntılarını şöyle değerlendirdi: “Sanığın savunma yapacağı oturumda tercümanını hazır bulundurmak gibi bir yükümlülüğü var. Bu da Temel Ceza Yargılama pratiğine aykırı maddenin bir önceki düzenlemesiyle de yani, Türkçe bilmeyen sanıklarla ilgili düzenlemesine de aykırı. Tercüman bulundurmak devletin esas yargılama görevlerinden biri olmalıdır. Böyle bir yükümlülük sanığa yükletilmemelidir. Hukuksal açıdan iki temel problem barındırıyor bu düzenleme; belki bugün ‘KCK’ davalarında var olan sorunları kısmen çözebilir; ama bu düzenlemeyle mahkemelerin ileride yaşayabileceği sorunları bertaraf etmesi mümkün değil kanaatime göre.”

 İnsan onuru ile dalga geçmektir

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, anadilde savunma hakkını da içeren yasa tasarısını dün kabul etti. Komisyon toplantısında, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in sunumunun ardından milletvekilleri söz alarak konuştu. BDP Şirnex (Şırnak) Milletvekili Hasip Kaplan, savunmanın tutuklanma ile başladığı ve sadece soruşturma değil kovuşturma aşaması için de anadilde savunma hakkının getirilmesi gerektiğini söyledi. Kaplan, ayrıca açlık grevlerinin son bulması için bu düzenlemeye avukatlarla görüşme konusunda bir madde eklenmesinin yeterli olacağını ifade etti. Bakan Ergin ise, düzenlemeyi açlık grevlerinden dolayı yapmadıklarını savundu.

Kaplan tekrar söz alarak tasarıya ilişkin genel görüşlerini dile getirdi. Tercüman ücretinin kişinin kendisi tarafından ödenmesinin insan onuru ile dalga geçmek olduğunu vurguladı. Feleknaz Uca’nın gözaltına alındığını hatırlatan Kaplan, Uca’nın savunmasını anadili Kürtçe ile yapmak istediğini ancak Almanca bildiği gerekçesi ile Almanca bilen tercüman getirilmek istendiğini söyledi. Kaplan, “21. yüzyılda kim kiminle dalga geçiyor. Bu ne aymazlıktır, bu ne önyargıdır, bu ne ırkçılıktır, bu ne inkarcılıktır” dedi.

Kaplan’ın konuşması sırasında YSK tarafından Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi sonucu milletvekili yapılan AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, Kaplan’a “ırkçılığı yapan sensin be” diye bağırdı. Eronat, “Konuşma, terbiyesizlik yapma” diyen Kaplan’a “Terbiyesiz, utanmaz” diye hakaret etti. Eronat, Kaplan’a, “Çaldığın canların hesabını ver, hırsız” diyerek hakaret etmeyi sürdürürken, Kaplan ise, “Milletin iradesini çalan hırsızlar burada temsilci olacak değil mi?” diye tepki gösterdi.

Öte yandan BDP’nin anadilde eğitime ilişkin verdiği önerge, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

Kaynak: ozgur-gundem.com 16 Kasım 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder