AKP’nin rehin aldığı Kürtlere mahkemelerde
anadillerinde savunma yapabilmelerini haraca bağlayacak yasa tasarısına
yönelik tepkiler artıyor. Bütün kamuoyunun tepki gösterdiği
düzenlemeye bir tepki de BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak’tan geldi:
“Parası olmayanlar bu hakkı kullanmayacak.”
Rehineler haraçla savunma yapacak!
AKP’nin rehin aldığı Kürtlere, mahkemelerde anadillerinde savunma
yapabimelerini haraca bağlayacak yasa tasarısına yönelik tepkiler
artıyor. BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak, anadilde savunma hakkının
cezaevlerinde açlık grevindeki tutsakların taleplerinden biri olduğunu
ancak bunun da parası olanın yararlanabileceği şeklinde düzenlenmesinin
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’yla çeliştiğini vurgulayarak, Türkiye
Başbakanı Erdoğan’ın da açlık grevlerindeki tutsakların meşru ve
demokratik taleplerine yönelik sorumluluğunu yerine getirmesini istedi.
Tutsakların üç temel talebin olduğunu hatırlatan Bozlak, komisyon
başkanlığınca üyelere tasarı metninin önceki gün itibariyle iletildiğini
belirtti. Tasarı metninin açlık grevindekilerin taleplerinden biri olan
anadilde savunma hakkını içerdiği için, direk açlık grevi ile ilgili
olması nedeniyle Adalet Komisyonu’nun bu konuda yapacağı çalışmalara
BDP’nin Adalet Komisyonu’ndaki üyesi olarak katılacağını açıkladı.
Tasarı ile soruşturma safhasına anadilde savunma hakkının tanınmaması,
ciddi bir eksiklik olduğunu ifade eden Bozlak, şöyle devem etti: “Parası
olmayanlar bu hakkı kullanmaktan mahrum kalacaklardır. Bir diğer
eksiklik de, cezaevinde tutuklu bulunan sanığın dışarıdan bir tercümanı
nasıl bulacağı meselesidir. Dışarıdan kendisine yardımcı olacak bir
yakını olmayan sanık duruşma gününde tercümanı nasıl mahkemeye
getirecektir. Bu da ciddi bir problem teşkil etmektedir. Bu eksiklerin
komisyonda ve genel kurulda yapılacak görüşmeler sırasında giderilmesi
için çalışma yürüteceğiz.”
Hazırlanan tasarı yetersiz
Tasarıyı değerlendiren Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel
Sekreteri Avukat Hüseyin Aslan ise, düzenlemenin yetersiz olduğunu
belirterek, düzenlemede en büyük yanlışın hakimlere verilen “Kötüye
kullanma hakkı” ile tercümanların sanıkların üzerine yıkılması olduğunu
kaydetti. Polisin ve kamu görevlilerinin tercüman olarak kullanılmasının
tasarıda düzenlenmesinin yanlışlığına dikkat çeken Aslan, tasarının CMK
202. maddesinde çeşitli değişiklikleri öngördüğünü, Türkçe hiç bilmeyen
sanıklar için eski düzenlemenin geçerli olduğunu ve mahkemelerin bu
kişilere tercüman bulmakla yükümlü olduğunu, yeni tasarının ise Türkçe
bilen; ancak kendini farklı bir dilde daha iyi ifade edebilen sanıkları
için olduğunu kaydetti.
Aslan, yasanın ayrıntılarını şöyle
değerlendirdi: “Sanığın savunma yapacağı oturumda tercümanını hazır
bulundurmak gibi bir yükümlülüğü var. Bu da Temel Ceza Yargılama
pratiğine aykırı maddenin bir önceki düzenlemesiyle de yani, Türkçe
bilmeyen sanıklarla ilgili düzenlemesine de aykırı. Tercüman bulundurmak
devletin esas yargılama görevlerinden biri olmalıdır. Böyle bir
yükümlülük sanığa yükletilmemelidir. Hukuksal açıdan iki temel problem
barındırıyor bu düzenleme; belki bugün ‘KCK’ davalarında var olan
sorunları kısmen çözebilir; ama bu düzenlemeyle mahkemelerin ileride
yaşayabileceği sorunları bertaraf etmesi mümkün değil kanaatime göre.”
İnsan onuru ile dalga geçmektir
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, anadilde savunma hakkını da
içeren yasa tasarısını dün kabul etti. Komisyon toplantısında, Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in sunumunun ardından milletvekilleri söz alarak
konuştu. BDP Şirnex (Şırnak) Milletvekili Hasip Kaplan, savunmanın
tutuklanma ile başladığı ve sadece soruşturma değil kovuşturma aşaması
için de anadilde savunma hakkının getirilmesi gerektiğini söyledi.
Kaplan, ayrıca açlık grevlerinin son bulması için bu düzenlemeye
avukatlarla görüşme konusunda bir madde eklenmesinin yeterli olacağını
ifade etti. Bakan Ergin ise, düzenlemeyi açlık grevlerinden dolayı
yapmadıklarını savundu.
Kaplan tekrar söz alarak tasarıya ilişkin genel görüşlerini dile
getirdi. Tercüman ücretinin kişinin kendisi tarafından ödenmesinin insan
onuru ile dalga geçmek olduğunu vurguladı. Feleknaz Uca’nın gözaltına
alındığını hatırlatan Kaplan, Uca’nın savunmasını anadili Kürtçe ile
yapmak istediğini ancak Almanca bildiği gerekçesi ile Almanca bilen
tercüman getirilmek istendiğini söyledi. Kaplan, “21. yüzyılda kim
kiminle dalga geçiyor. Bu ne aymazlıktır, bu ne önyargıdır, bu ne
ırkçılıktır, bu ne inkarcılıktır” dedi.
Kaplan’ın konuşması sırasında YSK tarafından Hatip Dicle’nin
milletvekilliğinin düşürülmesi sonucu milletvekili yapılan AKP
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, Kaplan’a “ırkçılığı yapan sensin be”
diye bağırdı. Eronat, “Konuşma, terbiyesizlik yapma” diyen Kaplan’a
“Terbiyesiz, utanmaz” diye hakaret etti. Eronat, Kaplan’a, “Çaldığın
canların hesabını ver, hırsız” diyerek hakaret etmeyi sürdürürken,
Kaplan ise, “Milletin iradesini çalan hırsızlar burada temsilci olacak
değil mi?” diye tepki gösterdi.
Öte yandan BDP’nin anadilde eğitime ilişkin verdiği önerge, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oyları ile reddedildi.
Kaynak: ozgur-gundem.com 16 Kasım 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder