21 Aralık 2012 Cuma

Kürdistan Halk İnisiyatifinden 27 Aralık Çağrısı ve Roboski Yıldönümü

 Kürdistan Halk İnisiyatifi, Roboski Katliamı’nın birinci yıl dönümü vesilesiyle Kuzey Kürdistan ve Türkiye kentlerinde 27 Aralık günü gerçekleştirilecek olan Serhildan yürüyüşleri ile 28 Aralık günü Roboski köyünde yapılacak eyleme katılım çağrısında bulundu.

 İnisiyatif, “Yapılan ve hala sürdürülen zulme karşı direniş hattını büyütmeye çağırıyoruz” dedi. 

Kürdistan Halk İnisiyatifi, Roboski Katliamı ile yaşanan son gelişmelerle ilgili yazılı bir açıklamada bulundu. Açıklamada, katliamın 27 Aralık’ta yapılacak olan serhildan yürüyüşleri, Roboski köyünde gerçekleştirilecek olan eylemle kınanacağını belirterek, halka katılım çağrısında bulundu.

Kürdistan Halk İnisiyatifi’nin açıklaması şöyle: 

“Tarihten günümüze, Kürt ve kürdistan adına ne varsa sömürgeci ve zorbalar tarafından, kullanım değeri sınırsız meta olarak görülmüştür. Kürt, tarih sahnesinde kendisi dışında herkesin olmuş; kürdistan ise, özellikle son iki yüz yıl boyunca sömürgecilerin ganimet ve hunharca talanlarına maruz kalmıştır. Yerel statükocu güçler, uluslararası hegemonları da arkasına alarak tarih boyunca kürdistanı sömürge statüsünden öte, adeta “toplum kırım” statüsünde ya da statüsüzlüğünde tuta gelmiştir. Kürt ve kürdistan değerleri adına başkaldıran her öncülük, kendi kanında boğdurulmuş ve katliamın bütün kılıç atıkları üst üste atılıp yakılarak yok edilmiştir. Böylece kürdün var oluşuna dair bütün izler silinmiş toplum belleksiz bırakılmak istenmiştir.

‘VATANI OLMAYAN KİM?’

Kasrı şirin ve Lozan antlaşmaları ile sadece Kürdistan’ı değil Kürt ulusunu da maddi ganimet görerek kendi aralarında bölüşmüşlerdir. “siyah, beyaz ve yeşil” soykırımlarla kürdün varoluşsallığı, benliği ve ruhu üzerine her türlü operasyonun yapıldığı denek haline getirilmiştir. Artık katliamlarla hayata geçirilmiş olan “en iyi Kürt ölü Kürt”, “fiziği Kürt ruhu, mantığı başkasının” olacaktı. Ancak bu biçimde Kürdü; köksüz, soysuz, kültürsüz, vatan ve ulusu olmayan bir halk gerçeği yaratımı üzerine, yeni ulus devletler inşa etmek mümkün olacaktı. Belli ki soysuz, köksüz, kültürsüz, vatanı ve ulusu olmayan devşirmelerden yapay ulus oluşturacaklardı. Yani var olan orijinal bir ulus yok edilecek, yerine olmayan Türk ulusu inşa edilecekti. Yoksa gerçek anlamda sormak gerekir ki; vatanı olmayan kim? Ulusu olmayan kim? Toprağı olmayan kim!

‘ROBOSKİ KATLİAMI, KÜRTLERİ YOK ETME SENARYOLARININ SONUCUDUR’

Kürt ulusu olarak, tarih boyunca Anavatanımız olan Kürdistan’da benzeri başka hiçbir yerde olmayan katliam ve soykırım uygulamalarına maruz kalırken; günümüzde de Kürtleri yeryüzünden silmek isteyen aynı zihniyet, Kürtleri ulus olarak kırımdan geçirme girişimini, Dersim, Maraş ve en son Roboski katliamıyla güncellemek istemiştir. Tarihte de olduğu gibi ne zaman ki işgal ve sömürge zihniyetine karşı direniş mücadelesi güçlenmişse, ülkemiz ve halkımız üzerinde en ahlaksız ve insanlık dışı fiziki katliamlar gerçekleştirilmiştir. Bugün ise Kürt ulusu olarak Önder Apo ve PKK öncülüğündeki özgürlük mücadelemizin ulaştığı düzey karşısında zorlanan işgalci T.C devleti, ülkemiz ve halkımız üzerinde kırım uygulamalarını daha da derinleştirmiş, Roboski’de fiziki katliam yapacak kadar vahşi uygulamalarını ortaya çıkarmıştır. Dersim de, Maraş’ta Alevi ve Roboski’de Sünni halkımızı katlederken asıl amacın Kürt halkı olduğu aşikârdır.

Uluslararası güçlerin taşeronu Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP, din istismarcısı Gülen çetesi ile bütünleşerek adeta ikinci Abdülhamit’in Hamidiye Alayları gibi Kürtlere soykırım senaryoları hazırlamaktadırlar. Roboski kesinlikle bu Kürd’ü yok etme senaryolarının bir sonucudur. Dolayısıyla “Roboski katilleri ortaya çıksın”,” Roboski için adalet istiyoruz” gibi çağrıların gerçekte fazla karşılığı yoktur. Zira katliamın birinci sorumlusu günümüzün ikinci Abdülhamidi ABD uşağı Tayip Erdoğan’dır.

‘HESAP SORUCU OLUNMALI’

Katliamın emir vericisinden ve faşist devletinden adalet beklemek, yine katliamın baş sorumlusundan kendini cezalandırmasını beklemek en hafif deyimle “beklemek” anlamını taşır ki; o da zamanla unutmaktan başka bir anlama gelmez. Kürt halkının, dostlarının ve ben insanım diyen herkesin bu saatten sonra Roboski katliamı şahsında bütün Kürt katliamlarının “hesap sorucusu” olması gerekmektedir. Artık bin yıllardır beklediğimiz adalet gelmiyorsa ve dünyada adalet dağıtan birileri görünmüyorsa, beklemekten ve istemekten vazgeçmeli, hesap sorarak adaleti biz oluşturmalıyız. Her katliamın hesap sorucusu büyük intikam alıcısı olmalıyız. Yine bir katliamdan sonra adalet ölçüsü ne olabilir ki? Roboski katliamından sonra öfkesinden ve büyük yürek acısından kendini bıçaklayan anayı adalet adına ne duyurabilir? Katliamın emir vericileri Erdoğan ve Gül’ün pratik uygulayıcı generale madalya verdiği şu günlerde adaleti kimden istiyoruz? Bu gerçeklikten hareketle bir kardeşlikten söz edilebilir mi? Kürt ulusuna sormak gerek; Siz kendi katliamcı ve tecavüzcünüzle yaşamak istiyor musunuz?

VEKİLLERİMİZE DUKUNMAYIN KAMPANYASI 

Kürt halkının seçilmişlerini HPG gerillaları ile buluştular diye şoven bir linç kampanyası yürüterek dokunulmazlıklarını kaldırmak istiyorlar. Kimse sormuyor gül, Erdoğan ve diğer vekillere, peki siz neden TSK ile buluşuyorsunuz. Erdoğan iki de bir diyor ki TSK silah bırakamaz, silah onun enstrümanıdır. Kürtlerde der ki herkesin silahlandığı ortadoğuda gerilla silah bırakamaz, silah onun enstrümanıdır. Ve ekliyorlar TSK silah bıraksa da HPG bırakamaz. Dolayısı ile HPG ile vekillerimizin buluşması kadar doğal ve meşru başka ne olabilir. Bu esaslar üzerinde Kürdistan Halk inisiyatifi olarak “Vekillerimize Dokunmayın” kampanyası başlatıyor ve bütün halkımızı bu kampanyaya sahip çıkmaya çağırıyoruz.

‘ROJAVA’DAKİ KAZANIMLARI SAVUNMA ESASINA GÖRE ÖRGÜTLENMELİ’
Yine “stratejik yüzeysellik!” politikaların baş mimarı Davutoğlu öncülüğünde, faşist T.C devleti çetelerle Rojava’daki Kürt halkının kazanımlarına saldırarak sonuç almak istemektedir. T.C devletinin diş politika sorumlusu bu zat-ı muhterem: “Suriye deki Kürtlerin kaderi Türkiye’nin kaderidir” diyerek Rojava’daki Kürtlerin büyük kazanmasının T.C devletinin sömürge politikalarını da etkisizleştireceğini itiraf ederek, kendi sömürgeci sistemleri için tehlikeye işaret etmektedir. Bu gerçeklik paralelinde bütün Kürdistan halkımız ve dostları Rojava’daki kazanımlara karşı duyarlı olmalı ve kendini bu kazanımları savunma esasına göre örgütlemelidir.

’27 ARALIKTA SERHİLDAN YÜRÜYÜŞLERİNE KATILMA ÇAĞRISI

Önder APO ve PKK öncülüğünde gelişen Özgürlük Mücadelemiz strateji ve politikaları ile bütün katliamların önüne geçebilecek mücadele tarzını ve savunma tecrübesini oluşturmuş bulunmaktadır. Bütün kürdistan halkını ve dostlarını Rêber Apo ve PKK etrafında kenetlenerek yerel ve uluslararası katliamların hesabını sormaya çağırıyoruz.

Bu temelde başta bu katliamların mağduru ve muhatabı olan Kürt halkı olmak üzere bu katliamlara karşı vicdan sahibi tüm yurtsever, demokrat, ve sivil toplum örgütlerini 27 Aralıkta bulunduğumuz her yerde serhıldan yürüyüşlerine katılmayı, 28 Aralık’ta da katliamın gerçekleştirildiği Roboski köyünde bir araya gelerek, yapılan ve hala sürdürülen zulme karşı direniş hattını büyütmeye çağırıyoruz.

‘GENÇLER HALKI ALANLARDA SAVUNMALI’

Özellikle Aralık 27 de bütün demokratik kurumlarımız ve öncülerimiz planlamalarını katliamlara karşı serhildan yürüyüşleri ile cevap vermelidirler. Bütün halkımız alanlara çıkmalı T.C devletinin bütün kurumları hedef alınmalıdır. Sömürgeci- katliamcı devletin her şeyi hedef alınmalıdır. Kürdistan sokaklara akmalı metropoller öfkenin ateş topuna dönüşmelidir. Aralık 27’de bütün kurum ve kuruluşlarımız planlamalarını bu serhildan yürüyüşlerine göre yapmalıdır. Şimdiden her Kürt ve Kürdistanlı Aralık 27 ulusal seferberlik gününün çalışanı olmalıdır. Kürdistan gençliği ve savunma gücü olan her yurtseverimiz alanlarda halkımızı savunmalıdır. Bunun bütün hazırlıklarını şimdiden yapmaya başlamalıdır.

Önder Apo ve PKK önderlikli mücadelemiz Serhıldanla buluşunca mutlak zafer bizim olacaktır.”

Kaynak: Firatnews.com 21 Aralık 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder