Kürdistan Halk İnisiyatifi, Roboski Katliamı’nın birinci yıl
dönümü vesilesiyle Kuzey Kürdistan ve Türkiye kentlerinde 27 Aralık günü
gerçekleştirilecek olan Serhildan yürüyüşleri ile 28 Aralık günü
Roboski köyünde yapılacak eyleme katılım çağrısında bulundu.
İnisiyatif,
“Yapılan ve hala sürdürülen zulme karşı direniş hattını büyütmeye
çağırıyoruz” dedi.
Kürdistan Halk
İnisiyatifi, Roboski Katliamı ile yaşanan son gelişmelerle ilgili yazılı
bir açıklamada bulundu. Açıklamada, katliamın 27 Aralık’ta yapılacak
olan serhildan yürüyüşleri, Roboski köyünde gerçekleştirilecek olan
eylemle kınanacağını belirterek, halka katılım çağrısında bulundu.
Kürdistan Halk İnisiyatifi’nin açıklaması şöyle:
“Tarihten günümüze, Kürt ve kürdistan adına ne varsa sömürgeci ve
zorbalar tarafından, kullanım değeri sınırsız meta olarak görülmüştür.
Kürt, tarih sahnesinde kendisi dışında herkesin olmuş; kürdistan ise,
özellikle son iki yüz yıl boyunca sömürgecilerin ganimet ve hunharca
talanlarına maruz kalmıştır. Yerel statükocu güçler, uluslararası
hegemonları da arkasına alarak tarih boyunca kürdistanı sömürge
statüsünden öte, adeta “toplum kırım” statüsünde ya da statüsüzlüğünde
tuta gelmiştir. Kürt ve kürdistan değerleri adına başkaldıran her
öncülük, kendi kanında boğdurulmuş ve katliamın bütün kılıç atıkları üst
üste atılıp yakılarak yok edilmiştir. Böylece kürdün var oluşuna dair
bütün izler silinmiş toplum belleksiz bırakılmak istenmiştir.
‘VATANI OLMAYAN KİM?’
Kasrı şirin ve Lozan antlaşmaları ile sadece Kürdistan’ı değil Kürt
ulusunu da maddi ganimet görerek kendi aralarında bölüşmüşlerdir.
“siyah, beyaz ve yeşil” soykırımlarla kürdün varoluşsallığı, benliği ve
ruhu üzerine her türlü operasyonun yapıldığı denek haline getirilmiştir.
Artık katliamlarla hayata geçirilmiş olan “en iyi Kürt ölü Kürt”,
“fiziği Kürt ruhu, mantığı başkasının” olacaktı. Ancak bu biçimde Kürdü;
köksüz, soysuz, kültürsüz, vatan ve ulusu olmayan bir halk gerçeği
yaratımı üzerine, yeni ulus devletler inşa etmek mümkün olacaktı. Belli
ki soysuz, köksüz, kültürsüz, vatanı ve ulusu olmayan devşirmelerden
yapay ulus oluşturacaklardı. Yani var olan orijinal bir ulus yok
edilecek, yerine olmayan Türk ulusu inşa edilecekti. Yoksa gerçek
anlamda sormak gerekir ki; vatanı olmayan kim? Ulusu olmayan kim?
Toprağı olmayan kim!
‘ROBOSKİ KATLİAMI, KÜRTLERİ YOK ETME SENARYOLARININ SONUCUDUR’
Kürt ulusu olarak, tarih boyunca Anavatanımız olan Kürdistan’da
benzeri başka hiçbir yerde olmayan katliam ve soykırım uygulamalarına
maruz kalırken; günümüzde de Kürtleri yeryüzünden silmek isteyen aynı
zihniyet, Kürtleri ulus olarak kırımdan geçirme girişimini, Dersim,
Maraş ve en son Roboski katliamıyla güncellemek istemiştir. Tarihte de
olduğu gibi ne zaman ki işgal ve sömürge zihniyetine karşı direniş
mücadelesi güçlenmişse, ülkemiz ve halkımız üzerinde en ahlaksız ve
insanlık dışı fiziki katliamlar gerçekleştirilmiştir. Bugün ise Kürt
ulusu olarak Önder Apo ve PKK öncülüğündeki özgürlük mücadelemizin
ulaştığı düzey karşısında zorlanan işgalci T.C devleti, ülkemiz ve
halkımız üzerinde kırım uygulamalarını daha da derinleştirmiş,
Roboski’de fiziki katliam yapacak kadar vahşi uygulamalarını ortaya
çıkarmıştır. Dersim de, Maraş’ta Alevi ve Roboski’de Sünni halkımızı
katlederken asıl amacın Kürt halkı olduğu aşikârdır.
Uluslararası güçlerin taşeronu Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP,
din istismarcısı Gülen çetesi ile bütünleşerek adeta ikinci
Abdülhamit’in Hamidiye Alayları gibi Kürtlere soykırım senaryoları
hazırlamaktadırlar. Roboski kesinlikle bu Kürd’ü yok etme senaryolarının
bir sonucudur. Dolayısıyla “Roboski katilleri ortaya çıksın”,” Roboski
için adalet istiyoruz” gibi çağrıların gerçekte fazla karşılığı yoktur.
Zira katliamın birinci sorumlusu günümüzün ikinci Abdülhamidi ABD uşağı
Tayip Erdoğan’dır.
‘HESAP SORUCU OLUNMALI’
Katliamın emir vericisinden ve faşist devletinden adalet beklemek,
yine katliamın baş sorumlusundan kendini cezalandırmasını beklemek en
hafif deyimle “beklemek” anlamını taşır ki; o da zamanla unutmaktan
başka bir anlama gelmez. Kürt halkının, dostlarının ve ben insanım diyen
herkesin bu saatten sonra Roboski katliamı şahsında bütün Kürt
katliamlarının “hesap sorucusu” olması gerekmektedir. Artık bin
yıllardır beklediğimiz adalet gelmiyorsa ve dünyada adalet dağıtan
birileri görünmüyorsa, beklemekten ve istemekten vazgeçmeli, hesap
sorarak adaleti biz oluşturmalıyız. Her katliamın hesap sorucusu büyük
intikam alıcısı olmalıyız. Yine bir katliamdan sonra adalet ölçüsü ne
olabilir ki? Roboski katliamından sonra öfkesinden ve büyük yürek
acısından kendini bıçaklayan anayı adalet adına ne duyurabilir?
Katliamın emir vericileri Erdoğan ve Gül’ün pratik uygulayıcı generale
madalya verdiği şu günlerde adaleti kimden istiyoruz? Bu gerçeklikten
hareketle bir kardeşlikten söz edilebilir mi? Kürt ulusuna sormak gerek;
Siz kendi katliamcı ve tecavüzcünüzle yaşamak istiyor musunuz?
VEKİLLERİMİZE DUKUNMAYIN KAMPANYASI
Kürt halkının seçilmişlerini HPG gerillaları ile buluştular diye
şoven bir linç kampanyası yürüterek dokunulmazlıklarını kaldırmak
istiyorlar. Kimse sormuyor gül, Erdoğan ve diğer vekillere, peki siz
neden TSK ile buluşuyorsunuz. Erdoğan iki de bir diyor ki TSK silah
bırakamaz, silah onun enstrümanıdır. Kürtlerde der ki herkesin
silahlandığı ortadoğuda gerilla silah bırakamaz, silah onun
enstrümanıdır. Ve ekliyorlar TSK silah bıraksa da HPG bırakamaz.
Dolayısı ile HPG ile vekillerimizin buluşması kadar doğal ve meşru başka
ne olabilir. Bu esaslar üzerinde Kürdistan Halk inisiyatifi olarak
“Vekillerimize Dokunmayın” kampanyası başlatıyor ve bütün halkımızı bu
kampanyaya sahip çıkmaya çağırıyoruz.
‘ROJAVA’DAKİ KAZANIMLARI SAVUNMA ESASINA GÖRE ÖRGÜTLENMELİ’
Yine “stratejik yüzeysellik!” politikaların baş mimarı Davutoğlu
öncülüğünde, faşist T.C devleti çetelerle Rojava’daki Kürt halkının
kazanımlarına saldırarak sonuç almak istemektedir. T.C devletinin diş
politika sorumlusu bu zat-ı muhterem: “Suriye deki Kürtlerin kaderi
Türkiye’nin kaderidir” diyerek Rojava’daki Kürtlerin büyük kazanmasının
T.C devletinin sömürge politikalarını da etkisizleştireceğini itiraf
ederek, kendi sömürgeci sistemleri için tehlikeye işaret etmektedir. Bu
gerçeklik paralelinde bütün Kürdistan halkımız ve dostları Rojava’daki
kazanımlara karşı duyarlı olmalı ve kendini bu kazanımları savunma
esasına göre örgütlemelidir.
’27 ARALIKTA SERHİLDAN YÜRÜYÜŞLERİNE KATILMA ÇAĞRISI
Önder APO ve PKK öncülüğünde gelişen Özgürlük Mücadelemiz strateji ve
politikaları ile bütün katliamların önüne geçebilecek mücadele tarzını
ve savunma tecrübesini oluşturmuş bulunmaktadır. Bütün kürdistan halkını
ve dostlarını Rêber Apo ve PKK etrafında kenetlenerek yerel ve
uluslararası katliamların hesabını sormaya çağırıyoruz.
Bu temelde başta bu katliamların mağduru ve muhatabı olan Kürt halkı
olmak üzere bu katliamlara karşı vicdan sahibi tüm yurtsever, demokrat,
ve sivil toplum örgütlerini 27 Aralıkta bulunduğumuz her yerde serhıldan
yürüyüşlerine katılmayı, 28 Aralık’ta da katliamın gerçekleştirildiği
Roboski köyünde bir araya gelerek, yapılan ve hala sürdürülen zulme
karşı direniş hattını büyütmeye çağırıyoruz.
‘GENÇLER HALKI ALANLARDA SAVUNMALI’
Özellikle Aralık 27 de bütün demokratik kurumlarımız ve öncülerimiz
planlamalarını katliamlara karşı serhildan yürüyüşleri ile cevap
vermelidirler. Bütün halkımız alanlara çıkmalı T.C devletinin bütün
kurumları hedef alınmalıdır. Sömürgeci- katliamcı devletin her şeyi
hedef alınmalıdır. Kürdistan sokaklara akmalı metropoller öfkenin ateş
topuna dönüşmelidir. Aralık 27’de bütün kurum ve kuruluşlarımız
planlamalarını bu serhildan yürüyüşlerine göre yapmalıdır. Şimdiden her
Kürt ve Kürdistanlı Aralık 27 ulusal seferberlik gününün çalışanı
olmalıdır. Kürdistan gençliği ve savunma gücü olan her yurtseverimiz
alanlarda halkımızı savunmalıdır. Bunun bütün hazırlıklarını şimdiden
yapmaya başlamalıdır.
Önder Apo ve PKK önderlikli mücadelemiz Serhıldanla buluşunca mutlak zafer bizim olacaktır.”
Kaynak: Firatnews.com 21 Aralık 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder