12 Aralık 2012 Çarşamba

Kürtlerin Haritası, Türkiye’nin Fotoğrafı

Gültan Kışanak’ın elindeki bir tarafı kırmızı boyalı harita her şeyi açıklıyor aslında. BDP Eşbaşkanı Kışanak’ın, bütçe görüşmelerinde bütçeden en az payı alan illerin kırmızıya boyandığı bir haritayı göstermekle kalmadı, aynı zamanda da bir bütün olarak Türkiye’yi değerlendirdi.

O haritadaki kırmızıya boyalı iller, bildiğiniz gibi Kürt illeri. Kürtlerin isyanının nedeni yoksulluk değil ama şu çok açık ki, Kürtler neden yoksul bırakılıyorlarsa, onun için de isyan ediyorlar. Kışanak, gelir dağılımından Roboski’ye, Batman, Siirt, Mardin operasyonlarından cenazelere işkenceye, sokaktaki işkenceden dokunulmazlık tartışmalarına, Kürtlere dönük devasa bir  ayrımcılık, yok sayma, baskı, şiddet politikalarını teşhir etti.

Kışanak konuşmasında sadece Kürtlerden değil, kadınlardan, Alevilerden, işçilerden, köylülerden de söz etti, bir nevi Türkiye’nin fotoğrafını çekti. İşte ezilenler açısından BDP’nin Meclis’te bulunmasının en önemli gerekçesi de bu, egemenlerin BDP’siz bir Meclis istemesinin nedeni de bu.
Bugün Türkiye’de canı yanan her kesim, oy vermese bile kendi sorunlarını en iyi BDP’nin sahipleneceğini biliyor. Örneğin Aleviler. Büyük bir çoğunluğunun CHPíye oy verdiği sır değil ama Aleviler de biliyorlar ki, ancak BDP’nin savunduğu laiklik, bütün mezheplerin eşit ve özgür olarak yaşamasının garantisi olabilir. BDP’nin savunduğu cinsiyet özgürlüğü perspektifi kadınların özgürlüğünün önünü açabilir. BDP’nin önerdiği ekolojik toplum derelerimizi, tarihi değerlerimizi, toprağımızı, suyumuzu koruyabilir. Hakları en çok gasp edilenlerin LGBT bireylerin, Romanların, engellilerin de taleplerini en iyi bilen, en iyi çözüm geliştiren parti BDP. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü demokratik siyaset gibi temel özgürlük alanlarının savunucusu da BDP, gelir dağılımında adaletin, sosyal hakların savunucusu da. Çünkü BDP’nin demokratik siyaset anlayışı, bütün toplumsal gruplara hükmetmeye çalışan, onların taleplerini eğip bükerek devleti merkeze alarak şekillendiren egemen siyaset anlayışının reddine dayanıyor. Demokratik siyaset, bütün toplumsal grupların kendilerini ifade etme ve kendi geleceklerini belirleme hakkını savunuyor. O yüzden de tüm ezilenler için bütünlüklü ve tutarlı bir program önerebiliyor.

Sanmayın ki, Kışanak konuşurken Başbakan, Şemdinli karşılaşması nedeniyle salondan çıktı. O hem Kürtlerin haritasıyla, hem de Türkiye’nin fotoğrafıyla yüzleşmek istemedi. Çünkü Meclis kürsüsünde bunu yapabilecek biricik siyasi partinin BDP olduğunu biliyor.

BDP bunu hangi koşullarda yapıyor?

Sadece son günlere bir bakın, Siirt, Batman, Mardin, ardından İstanbul, sonra Dersim, belki bu satırları okurken başka bir il, binlerce siyasetçinin, yerel yöneticinin tutuklandığı, altı milletvekilinin tutuklu bulunduğu bir ortamda yapıyor.

Büyük medya ambargosuna, tersinden medya kışkırtmasına rağmen konuşuyor.

Hazineden alması gereken pay verilmediğinden büyük mali zorlulara rağmen çalışıyor.

Peki nasıl yapabiliyor?

BDPínin gücünün arkasında üç temel faktör var. Birincisi haklılığı, ikincisi Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya gerçek bir çözüm ve eşitlik öneren siyasi yaklaşımı, üçüncüsü halkın örgütlü gücü.
İlk ikisi zaten kesin olarak var. Halkın örgütlü gücü meselesi gerçekten çok önemli. BDP’nin dün yayınladığı sonuç bildirgesinde altını çizdiği gibi, dört parçadaki Kürtlerin kaderi hiç birbirine bu kadar bağlı olmamıştı.  Bugün Rojovaínın örgütlü ve kararlı duruşu ile kazanımları bizim, bizim örgütlü ve kararlı duruşumuzla kazanımlarımız Rojovada’ki halkımızın duruşu ve kazanımı olacaktır.

Kürtlerin kazanımı ise Türkiye ve Ortadoğu halklarının kazanımı olacaktır. 

 Tarih bugün omuzlarımıza ağır ama onurlu bir yük yüklüyor. Özgürlüğümüzü kendi ellerimizle kazanacağız. Onun için de dünden daha örgütlü, dünden daha kararlı olacağız. Şimdi en önemli görev hızla tutuklanan arkadaşlarımızın yerini doldurmalıyız. Kendimiz için, Rojova için, Türkiye ve Ortadoğu halkları için…

Filiz KOÇALİ

Kaynak: ozgur-gundem.com 12 Aralık 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder