18 Nisan 2013 Perşembe

Demirtaş’ dan 3 Aşamalı Çözüm Süreci

selahattin demirtaş
Berlin’de Rojava konulu uluslararası konferansta konuşan BDP Eşbakanı Demirtaş, ‘Çözüm sürecinin hazırlık devresindeyiz’ dedi.

Demirtaş üç aşamalı çözüm sürecini şöyle özetledi: GERİ ÇEKİLME; ANAYASAL REFORM ve NORMALLEŞME SÜRECİ

ÜÇ AŞAMALI ÇÖZÜM SÜRECİ

Almanya Berlin’de yapılan Rojava konferansında konuşan Demirtaş, çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Demirtaş, “Üç aşamalı sürecin hazırlık devresindeyiz. Bu hazırlık yeterli düzeyde olursa Öcalan’ın çekilme çağrısı yapmasını bekliyoruz” dedi

GÜVEN İÇİN PRATİK ADIM ATILMALI

Çift taraflı ateşkesin yaşandığını belirten Demirtaş, en büyük sorunun güvensizlik olduğunu kaydetti. Demirtaş, “Tarihi kökleri olan güvensizlikler var. Bunları aşmak kolay değil. Güvensizliklerin sözle değil, pratik adımlarla aşılmasını istiyoruz” dedi

Demirtaş’la ortak açıklama yapan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim ise, “Saldırılar, Esad rejiminin yüzüdür. Bir yandan gitmek istemeyen rejim var, diğer yandan ise buna karşı direnen rejim var. Kendimizi iki güce karşı savunuyoruz” dedi.

Hazırlık sürecindeyiz

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki çözüm sürecine dair sürecin üç aşamalı olduğuna dikkat çekti. Demirtaş “İlk aşamanın hazırlık sürecindeyiz. Yani ilk sürecin başlaması için hazırlıkları yapıyoruz. Bu hazırlık yeterli düzeyde organize edilirse Öcalan’ın geri çekilmesi için çağrı yapmasını bekliyoruz. Aşamalar şöyle; geri çekilme; anayasal reform ve silahların bırakılarak normalleşme süreci.”

Kavga edilenle barış olur

Şu anda iki taraflı ateşkes yaşandığını belirten BDP lideri “Sürecin en büyük sorunu güven sorunudur. Tarihi kökleri olan güvensizlikler var. Bunları aşmak kolay olmuyor. En azından sağlam pratik adımlarla çözüme gitmeye çalışıyoruz. Güvensizlikleri sözle değil, pratikte atımların atılmasını istiyoruz” dedi.

Bu üç süreçle de Kürt sorunu tamamen çözülmeyeceğini savunan Demirtaş “AKP hükümetiyle barış yapılacağına inanıyor musunuz?” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi: “Bu hükümetle çözüm olacağına inanıyoruz. Çünkü çözüm dostla değil, kavga edilenle olur. Meyveler olgunlaştığında toplanması daha sonra işe yaramaz. Makul bir hızla süreç ilerliyor, bu kararlılık olduğu sürece de bir tehlike görülmüyor.”

Rojava Öcalan’ın fikir devrimi

Berlin’de iki bölüm olarak hazırlanan “Rojava” konulu konferans, değişik çevrelerin katılımıyla dün gerçekleştirildi. Sosyal Demokratlar Partisi (SPD) Eyalet Milletvekili Robert Schaddach, Civaka Azad ve Diyalog-Kreis kuruluşları tarafından organize edilen konferansta bir çok aydın ve ülkeden büyük elçilik temsilcilerinin yanı sıra PYD eşbaşkanı Salih Müslim ve BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş konuşmacılar arasında yer aldılar.

Birlikten yanayız

Rojava konferasının ilk bölümünde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Esat rejiminin son saldırılarının Kuzey Kürdistan’daki barış ve çözüm sürecinden dolayı gerçekleştiğini Kuzey Kürdistan’daki barış ve çözüm sürecinin Rojava’yı direkt etkilediğini belirtti. Diğer halklarla kardeşçe yaşamak istiediklerini, Ezidiler ve Süryaniler olmak üzere diğer etnik gruplarla hiç bir fark gözetmeksizin binlerce yıldır birlikte yaşamakta olduklarını belirten Müslim; “Cami ve Kilise arasına hiç bir fark koymadık.” dedi. Halep’te son günlerde Kürtlere karşı artan saldırılara da dikkat çeken Müslim; “Son saldırılar Kuzey’deki barış sürecinden dolayı yapılıyor. Bu yüzden Kuzey’deki barış ve çözüm sürecinin direkt olarak sadece bize değil, bütün Ortadoğu’ya etkisi var.”dedi. Kendilerine “Ne istiyorsunuz?” diye şeklinde sık sık soru yöneltildiğini belirten PYD lideri “Biz bütün Kürtlerin birlikte yaşacağı bir Kürdistan konfederal yönetimden yanayız” yanıtını vererek sözlerini bitirdi.

Kürtler çözecek

Ortadoğu uzmanı Michael Lüders, Suriye krizinin çözülmesi için öncelikli olarak ABD ve Rusya’nın anlaşması gerektiğine dikkat çekti. Türk hükümetinin Öcalan ve PKK ile yaptığı müzakerelerin Suriye’nin geleceğini etkileyeceğini ve Kürtlerin mücadelesinin Suriye’nin geleceğini söyleyen Lüders, “Rusya, Çin ve İran, Esat rejimi yanında yer alıyorlar, ama onu sevdikleri için, bu birliktelik sadece jeostratejik bir birliktelik” dedi.

İki güce karşı savunuyoruz

Türkiye, Suriye muhalefeti ve Esat rejimiyle ilişkiler konularındaki sorulara Müslim “Batılı güçlerle ilişkilerimiz var. Fakat galiba şansızlığımızdır; biz daha görüşmelere başlamadan bize karşı anti-propagandalar başlıyor. Bunun başında da Türkiye geliyor. Bizim PKK’ye bağlı olduğumuzu ve rejim yanlısı olduğumuzu iddia ediyorlar. Bu yüzden gittiğimiz her yerde kendimizi anlatıyoruz” dedi. Suriye’deki iç savaşın Arap Birliği’nin kararıyla arttığına dikkat çeken Müslim “Saldırılar, Esat rejiminin yüzüdür. Rejim daha önce özgürlük ve demokrasiden söz ediyordu, şimdiki kavga ise bir rejim savaşıdır. Bir yandan gitmek istemeyen rejim var, diğer yanda ise buna karşı direnen rejim var. Biz kendimizi iki güce karşı savunuyoruz; hem muhaliflere ve hem de rejime karşı” diye konuştu.

“Türkiye ile herhangi bir görüşmeniz var mı?” şeklinde soruya ise “Böyle bir şey söz konusu değil. Davutoğlu bazen medya yoluyla mesaj gönderiyor, biz de buna yine medya üzerinden yanıt veriyoruz” dedi. Muhaliflerin Kürtleri bir halk olarak kabul etmek istemediğine dikkat çeken PYD lideri devamla şöyle konuştu: “Arap muhalefeti Kürtlerin haklarının anayasada yer almasından yana değiller. Demokrasinin savunulması gerekiyor. Bu yüzden demokrasiyi savunacak kimse yoksa o zaman demokrasi daha tohumken yok edecek birçok güç ortaya çıkar. Bunu koruyacak olanlar da halktır. Bunun için de bütün halkı örgütlemişiz. Silahlarımız da halkımızdandır. İstesek de kimse silah vermiyor.”

Rojava devrimi ilk model

Oturumun son bölümünde söz alan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye ve Kürdistan’ın kuzey ile batı parçaları arasındaki ilişkilere değindi. Geçen yüzyılın Kürtlerin kendisini bir halk olarak ispatlama mücadelesiyle geçtiğini belirten Demirtaş “Kürtler geçen yüzyılda yaratılan değerlerin sonuçlarını görmek istiyor. Artık kimse Kürt halkını inkar edemez. Şunu çok iyi gördük; kendi içimizde parçalanmak yok olmakla eş değerdir” dedi.

Bölgede yaşayan halkların kan dökmeden barış içinde yaşamasının mümkün olduğunu belirten Demirtaş “Öcalan’ın felsefesi de bu temelde zaten. Rojava devrimi aynı zamanda Öcalan’ın da fikir devrimidir. Orada halklar birlikte demokratik haklar çerçevesinde yaşıyor. Bu model diğer ülkeler Türkiye ve İran için de geçerlidir. Ulus modeli aşılmadığı sürece krizler ve çatışmalar sürecek” diye konuştu.

Demirtaş “Ne zaman ki Türkiye, Esad’ın gitme ihtimalini gördü o zaman politikasını da değiştirdi. Türkiye şu anda Suriye’de çözüm değil, sorunun merkezindedir” dedi. Zamanında Erdoğan’a “Eğer Suriye’de çözüm istiyorsanız, önce kendinizden başlayın” şeklinde görüşlerini bildirdiklerini hatırlatan BDP lideri devamla şöyle konuştu: “Geldiğimiz nokta gösteriyor ki geç de olsa bu konuda gelişmeler yaşandı. Eğer ilk yıllarda Türkiye, Kürt sorunun çözümü için atım atsaydı Suriye krizi bu kadar derinleşmeyecekti. Çözüm süreci şüphesiz Suriye Kürdistan’ı da etkileyecek.”


Kaynak: ozgur-gundem.com 18 Nisan 2013

Öcalan: CHP Destek Vermezse Biter

pervin buldan
BDP Grup Başkanvekili Buldan, PKK Lideri Öcalan’la gerçekleştirdikleri 5. toplantının ayrıntılarını anlattı. Buldan, Öcalan’ın ‘CHP sürece destek vermezse biter’ dediğini aktardı.

BDP Eşbaşkanı Kışanak ise CHP’ye ‘Çözüm Komisyonu’na katıl’ çağrısı yaptı.

CHP SÜRECE KATKI SUNMALI

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile birlikte geçtiğimiz günlerde İmralı’ya giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşen BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, görüşmeye dair ayrıntıları anlattı. Öcalan ile görüşmelerinin bir buçuk saat sürdüğünü söyleyen Buldan, selamlaşmanın ardından hemen masaya geçerek gündeme ilişkin görüş alışverişi yaptıklarını, aktarım ve izlenimler üzerine görüştüklerini belirterek, kendi aktarımlarının ardından Öcalan’ın gündeme ilişkin belirlemelerini yaptığını söyledi.

CHP komisyona katılmalı

Buldan, sürecin devlet ile Öcalan arasında ortak yürütüldüğünü belirttikten sonra şunları ifade etti: “Bizim dışımızda da kendi görüşmeleri oluyor. Bu görüşmeler çerçevesinde Sayın Öcalan’ın süreçle ilgili beklentileri var. Birinci aşama, ikinci aşama ve üçüncü aşama diye nitelendirdiği bir yol haritasından bahsediyor. Birinci aşamada daha çok komisyonların kurulması, hem akil insanlar komisyonu hem de Meclis bünyesinde kurulacak olan komisyon ve bir de geri çekilme meselesi var. Bu komisyonlar zaten kuruldu. Buna ilişkin Sayın Öcalan çok fazla bir görüş belirtmedi. Ancak özellikle Meclis’te kurulan komisyona CHP’nin mutlaka milletvekili vermesi gerektiğini ifade etti. Çünkü CHP bu sürece katkı sunmazsa, bu sürecin dışarısında kalırsa, bu süreçten sonra CHP kendisini bitirir dedi. Dolayısıyla CHP’nin sürece ilişkin tavrı net olmalı. Komisyona üye vererek bence bu tavrını netleştirebilir. Sayın Öcalan da bu konuda hem iki komisyonun kurulması hem de geri çekilme meselesinin tamamlanması ile birlikte ikinci aşamaya geçileceğini ifade ediyor.”

İkinci aşama önemli

“İkinci aşama” diye adlandırılan süreç içerisinde bazı yasal ve anayasal değişikliklerin yapılması gerektiğine vurgu yapan Buldan, söz konusu değişiklikler hakkında şunları söyledi: “Yol temizliği dediğimiz meselenin gündeme alınması gerekiyor. Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması ve TCK’de bazı değişikliklerin yapılması gerekiyor, bunlar önemli. Seçim Yasası dediğimiz, barajın indirilmesi, hazine yardımı gibi, yol temizliği dediğimiz bütün meseleler ikinci aşamada gündeme gelecek olan ve konuşulacak olan meseleler. Bunlar daha çok geri çekilme süreci tamamlandıktan sonra konuşulabilecek konular. Kürtlerin, Türkiye’de yaşayan bütün halkların gündeminde olması, bu konuya ilişkin herkesin artık taleplerini söylemesi ve bu talepleri hükümetin önüne koyması gerektiğini düşünüyoruz. Belki bunlar daha sonra konuşulacak meseleler ama birinci aşama bittikten sonra biz de BDP olarak bu eylem ve etkinliklerimizi yaparak süreçte rol oynayacağız. Bunun hazırlıkları var, esas demokratik Türkiye şekillenecekse ikinci aşama dediğimiz süreçte şekillenecek ve her şey orada belki belli olacak. Dolayısıyla bu süreç önemli.”

Yeni mektup bekliyoruz

KCK yöneticilerinin Sırrı Süreyya Önder ve BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş aracılığı ile gönderdiği mektubun Öcalan’a teslim edildiğini belirten Buldan, Öcalan’ın yeni bir mektup yazdığını ve bunun Kandil’e ulaşması gerektiği yönünde bilgi verdiğini aktardı. Birkaç gün içinde Öcalan’ın mektubunun kendilerine teslim edilmesini beklediklerini söyleyen Buldan, mektup ellerine geçer geçmez Kandil’e ulaştıracaklarını; ancak mektubun içeriğine dair bilgileri olmadığını ifade etti.

Öcalan sürece çok hakim

Buldan, sürecin çok sıkıntılı ve sancılı bir süreç olduğunu ifade ederek, buna rağmen Öcalan’ın umutlu olduğunu belirtti. Sürecin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için herkesin hassasiyet içinde olması gerektiğini dile getiren Buldan, “Sayın Öcalan süreçten umutlu. Ben Sayın Öcalan’ın sürece çok hakim olduğu kanısındayım. En azından gözlemlerimi ifade etmek isterim. Sürece çok hakim, her şeyi yakından takip ediyor. Gündeme çok hakim, gündemi çok yakından takip ediyor. Sadece Türkiye’de de değil, dünyadaki ve Ortadoğu’daki gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Bu konuda analizler yapıyor, görüşlerini belirtiyor, ifade ediyor. Ben Sayın Öcalan’ın süreçten beklentili olduğunu, iyi gittiğini de ifade ettiğini söyleyebilirim” diye belirtti.

Öcalan da isim önermiş

Akil İnsanlar Komisyonu oluşumu hakkında konuşan Buldan, Öcalan ile devlet heyeti arasında yapılan görüşmelerde Öcalan’ın bazı isimleri zikrettiğini ve önerdiği kişilerin de genel olarak komisyona alındığını belirtti. Buldan son olarak Öcalan’ın sağlık durumunun oldukça iyi olduğunu ve bir probleminin bulunmadığını sözlerine ekledi.

Süreç hassas, herkes dikkatli olsun

Öcalan’ın Hizbullah’ın bölgede yeniden hareketlenmesine dair değerlendirmeleri olduğunu söyleyen Buldan, özellikle Dicle Üniversitesi’nde yaşanan olaylara ilişkin Öcalan’ın gençlerin provokasyona gelmemesi konusunda uyarıda bulunduğunu söyledi. Buldan, “Süreç hassas bir süreç, herkes bu süreci bozmak için uğraşabilir; ama bizim bu hassasiyeti korumamız gerekiyor. Tabii ki gençlik yaşamın her alanında kendini örgütleyecektir; ama bu süreçte provokasyonlara gelmemek için çaba sarf edecektir. Gençliğe ilişkin böyle bir çağrı var. En azından sizin aracılığınızla gençlere, genç arkadaşlarımıza bu duyuruyu, bu açıklamayı yapmak istiyoruz. Gençlik tabii ki bu sürecin motor gücüdür. Bu gücünü de iyi bir şekilde kullanabilmek için iyi bir örgütlenme ile bir araya gelebilme, sürece müdahil olabilmek durumundadır. Dicle Üniversitesi’nde yaşananlar hepimizi üzmüştür; ama bunun süreci bozmak isteyenlerin bir oyunu olduğunu da hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu oyunlara gelmememiz gerekiyor” dedi.


Kaynak: ozgur-gundem.com 18 Nisan 2013

AB Barış Sürecinde Sorumluluk Almalı

ahmet türk
AP Genel Kurulu’nda bugün Türkiye İlerleme Raporu gündeme gelecek. Kürt sorununun konuşulacağı toplantı öncesi DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, AP Birleşik Sol Grubu yetkilileriyle görüştü. Türk, “AB tarihi süreçte ciddi sorumluluk yüklenmeli” dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP Avrupa temsilcisi Faruk Doru Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda tartışılacak Türkiye raporuna dair Kürt halkının beklentilerini ve yeni sürece yönelik görüş beklentilerini dile getirmek için çalışmalarına başladı. AP Birleşik Sol Grubu Kürtlerin içinde bulunduğu yeni süreçten daha geniş kapsamda haberdar olmak için kendi  grup toplantısı gündemini bir bütünen iptal ederek DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk’e ayırdı.

Barışın Koşulları Sağlansın

PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasındaki görüşmelere dikkat çeken Türk, Kürt tarafının taleplerinin halkların kardeşliğini temel alan, herkesin ana dilinde eğitim hakkına sahip olduğu ve çoğunlukta olduğu bölgede yönetim hakına kavuşmuş, eşit haklar bazında birlikte yaşamayı öngören bir yaklaşıma dayandığını bunların ise demokratik bir ülkede çok rahatlıkla karşılık bulacak talepler olduğuna vurgu yaptı. Türkiye’de hazırlanmakta olan yeni anayasanın artık inkar ve asimilasyona, milliyetçiliğe, ırkçılığa geçit vermemesi gerektiğini belirten Türk, Kürtleri varlığı ve hakları ile tanıyan bir yaklaşım ile ancak kalıcı barış koşullarının inşa edilebileceğini dile getirdi.

Kürtler Ortadoğu’da Aktör

Türkiye’de Kürt tarafının stratejik ve tarihi bir süreci başlattığına, AB’nin bunu görmesi ve artık ciddi olarak sorumluk üstlenmesi gerektiğine vurgu yapan Türk, daha önce insan haklarını ve halkların kardeşliğini ekonomik ve benzeri çıkarlarının çok üstünde tutan AB’nin Kürt ve Ortadoğu gerçeğine bir kez daha bakması gerektiğine dikkat çekti. Kürtlerin artık Ortadoğu’da hatırı sayılır bir aktör ve demokratik güç sahibi olduğunu dile getiren Türk, AB, Kürt ve Türklerin yeni bir sınavdan geçtiğini söyledi.

Kürt Konferansı Yakında

Kürtler arasında bir gönül birliğinin olduğuna hatırlatan DTK Eşbaşkanı, başta Güney Kürdistan yetkilileri olmak üzere İran ve Suriye Kürt temsilcileri ile gerçekleştirdikleri görüşmelerde uluslararası bir Kürt konferansının da gündemde olduğunu ve bunun çok yakın bir zamanda büyük olasılıkla Güney Kürdistan’da gerçekleşeceğini söyledi.

İlerleme Raporu Görüşülecek

DTK ve BDP heyetinin, aralarında politik grup başkanları ve dış ilişkiler komisyonu üyeleri ve Türkiye masası ile Kürt meselesi ile yakından ilgilenen pek çok parlamenterle görüşmeler yapacağı öğrenildi. Söz konusu görüşmelerde; bugün saat 17.00’de Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda tartışmaya açılacak olan Türkiye İlerleme Raporuna dair Kürtlerin beklentilerinin dile getirileceği ve Türkiye’de başlatılmış olan yeni sürece dair AB’nin göre ve sorumluklarına dikkat çekileceği bildirildi. Kürt heyetinin 17 Nisan Çarşamba saat 15.00’de ise AP basın merkezinde “AB Türkiye ilişkileri ve Kürt meselesine barışçı bir çözüm yolunda Erdoğan ile Öcalan arasındaki müzakereler” başlığı altında AP Sol grubunun organize ettiği bir basın toplantısı düzenleyecek.

Kaynak: ozgur-gundem.com 18 Nisan 2013

KON-KURD’dan Avrupa Kürt Gençlik Konferansı

konkurd
Avrupa’daki Kürt gençleri, demokratik çözüm süreci kapsamında buluşuyor. Konferansı, Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu (KON-KURD) organize ediyor.

Konuya ilişkin KON-KURD tarafından yapılan açıklamaya göre, ‘Avrupa’daki Kürt gençleri demokratik çözüm sürecini tartışıyor’ adıyla yapılacak 2 günlük konferans, 27-28 Nisan 2013 tarihlerinde gerçekleşecek. Almanya’nın Troisdorf kentinde düzenlenecek konferansın temel gündemini, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bu yılki Amed newrozunda ilan ettiği Kürt sorununda demokratik çözüm sürecinde, Avrupa’daki Kürt gençlerinin yeri, kurumsal ve örgütsel yeniden yapılanma ihtiyacına ilişkin çözüm tartışmaları oluşturacak. Yine özel olarak Avrupa’daki Kürt ve Kürdistan gençliğinin sosyal, eğitsel, kültürel, sportif, vb. Sorun ve ihtiyaçlarının tespiti, bunların giderilmesine dönük çözümler, dört parçadan ve değişik sosyal-mesleki kategorilere mensup Kürt gençleri tarafından kapsamlı biçimde tartışılacak.

2 GÜNDE 4 PANEL YAPILACAK

Sözkonusu konu ve gündemlere ilişkin de 4 ayrı panel yapılacak. Buna göre konferansın birinci günü 27 Nisan Cumartesi günü, 12.00-15.00 saatleri arasında, konuşmacı olarak KNK üyesi Nilüfer Koç’un katılacağı, ‘Kürdistan’daki son siyasal durum’ başlıklı panel düzenlenecek. Aynı gün 15.30-18.00 saatleri arasında yapılacak ikinci panelde ise, PYD üyesi Şerwan Hesen’in konuşmacı olduğu, ‘Batı Kürdistan’daki siyasal ve sosyal devrim’ konusu tartışılacak.

Konferansın ikinci günü olan 28 Nisan Pazar günü de, 10.00-12.00 saatleri arasında gazeteci-yazar Meral Çiçek’in konuşmacı olduğu, ‘Avrupa’daki Kürt gençliği’ paneli düzenlenecek. Günün ve konferansın son oturumuysa, 14.00-17.00 saatleri arasında, katılımcı gençlerin moderatörlüğünde katılımcıların çözüme ilişkin görüş ve önerilerinin dile geleceği, serbest tartışmalar tarzında gelişecek.

GENÇLERE KONFERANSA KATILIM ÇAĞRISI

Avrupa’daki Kürt ve Kürdistan gençlerinin konferansa katılması için çağrıda bulunan KON-KURD, son olarak görüş ve önerileriyle katkı sunmak isteyen gençlerin, konferans hakkında daha fazla bilgileri, kendilerine bağlı federasyon ve dernekler üzerinden alabileceklerini bildirdi.

Konferansın adresine ilişkin de şu bilgiler verildi:

Mehrz weckhalle Helmholtz Str. 53840 Troisdorf (Friedrich-Wilhelms-Hutte)
Deutschland


Kaynak: firatnews.biz 18 Nisan 2013

İran’daki Depremde 35 Ölü

iran
İran’ın güneyinde dün meydana gelen Richter ölçeğine göre 7.7 büyüklüğündeki depremde İran’da 1, Pakistan da ise en az 34 kişinin öldüğü belirtildi.

İran kaynakları dünktü depremde ölenlerin sayısı konusunda çelişkili rakamlar verdi. Son açıklamalara göre, İran tarafında sadece 1 kişi öldü.

Uzmanlar sarsıntının şiddetinin çok büyük olmasına rağmen hasarın az oluş nedenini depremin yerleşim bölgesinden uzakta ve yerin çok derininde meydana gelmesinden kaynaklandığını bildirdi.

İran kaynakları Sistan- Belucistan eyaletindeki depremin, yerin 95 kilometre derinliğinde meydana geldiğini belirtti. ABD kaynakları ise, depremin 7.8 büyüklüğünde ve yerin 82 kilometre derinliğinde olduğunu açıkladı.
Komşu ülkeleri de etkileyen İran depremi, Pakistan’da en az 34 kişinin ölümüne ve 80′in üzerinde kişinin yaralanmasına neden oldu.

Kaynak: yuksekovahaber.com 18 Nisan 2013

CHP’de Çözüm İstifası!

gülseren onanç
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, görevinden istifa etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın, partisinin MYK toplantısının ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştuğu ve istifasını sunduğu öğrenildi.

Onanç, “CHP’ye oy verdim diyenlerin yüzde 65′i barış sürecini destekliyor. Bu, çok önemli bir orandır. Sürecin neler içerdiğini bilmediği halde, bu sürecin barışa evrilmesi gerektiğine inanan bir CHP var” sözleriyle dikkat çekmişti.


Kaynak: yuksekovahaber.com 18 Nisan 2013

‘ROBOSKİ Çözülmeden Barışa Güvenimiz Olmaz’

roboski
Roboskili aileler, Şırnak’ın Uludere ilçesinde kendileri ile görüşmek isteyen AKP bölge milletvekillerinin talebini reddetti. Aileler, “Aileler ile Uludere’de görüşmek istediler.

AKP bölge milletvekillerinin Şırnak’ta gerçekleştirdikleri ziyaretler sırasında Uludere ilçesinde Roboskili ailelerle yapmak istedikleri görüşme, Roboskili aileler tarafından reddedildi. AKP’li vekillerinden oluşan heyetin Uludere’ye gelişine tepki gösteren ve katliamda kardeşi Nadir Alma’yı yitiren Hikmet Alma, “AKP’li vekillerin Uludere’ye geleceğinden haberimiz vardı. Aileler ile Uludere’de görüşmek istediler. Ancak biz aileler bu talebi reddettik. Tepkimizin ne olacağını bildikleri için de Roboski’ye gelmediler. Daha önce Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan’ı ve Uludere Meclis Alt Komisyonu’nu burada ağırladık. Fakat katliamın aydınlatılması için hiçbir adım atılmadı ve katliamın üstü örtüldü” diye konuştu.

‘Silahlara veda diyen Başbakan silahlandırıyor’

Kürt sorunu ekseninde devam eden siyasi gelişmeleri değerlendiren Alma, “Barış sürecinde silahlara veda diyen Başbakan sadece Uludere ve köylerinde son bir haftada 205 kişiye koruculuk adı altında silah verdi. Burada iş imkânları kısıtlı olduğu için gençler koruculuk sistemine mecbur bırakılıyor. Ve kaçakçılıkla geçimini sağlayan gençler koruculuğa zorlanıyor. Korucuların üretime hiçbir katkıları olmuyor herkes kendi evinde oturmuş maaşını alıyor. Amaç sadece Kürt halkının kendilerini desteklediğini göstermektir. Başka türlü ne diye halkı silahlandırıyorlar. Hükümetin niyeti ekonomik durumumuzu düzeltmekse bunu silah adı altında yapmasın” şeklinde konuştu. Roboskili aileler olarak katliamın yaşandığı günden bu güne her feryat edişlerinde faillerin yargılanmasını, onurlu bir barışın sağlanmasını temenni ettiklerini ifade eden Alma, “Ancak barış süreci denilen süreçte AKP hükümetinin attığı adımları hiç inandırıcı ve samimi bulmuyoruz. Çok açık bir şekilde gerçekleştirilen bir katliam var ortada ve sorumluları hala dışarıda. Akil insanların yapması gereken ilk iş Roboski katliamının aydınlatılması olmalı, aksi takdirde bu topraklara barışın gelmesi mümkün değildir” dedi. Nadir Alma’nın annesi Azime Alma ise, AKP heyetinin hangi yüzle karşılarına çıkmak istediğini merak ettiğini söyleyerek, “Ne yüzle geliyorlar. Çocuklarımızı katleden ve katillerini koruyan bir zihniyetle bir araya gelmemiz mümkün değil” şeklinde konuştu.

‘Roboski katliamı aydınlatılmadan barışa güvenimiz olmaz’

Katliamda yaşamını yitiren Selam Encü’nün annesi Semire Encü de, AKP’li vekillerin Uludere’ye gelişlerine tepki göstererek, “Roboski katliamı aydınlatmadan hangi yüzle geliyorlar” diye sordu. Katliamcı zihniyetler ile görüşecek bir şeylerinin olmadığını dile getiren Encü, “Roboski katliamı aydınlatılmadan barışa güvenimiz olmaz. Önce devletin yaptığı kirlerden arınması gerekiyor. Devletin attığı adımla barışın sağlanması mümkün değildir. Cezaevlerinde bulunan tutukluların bırakılması ve artık akan kanın durmasını istiyoruz. Selam oğlumu katliamda kaybettim evlat acısı kadar zor bir şey olamaz. Barış olursa Bilal oğlum yaşasın istiyorum” dedi.

‘Barışın yolu Roboski’den geçer’

Katliamda yaşamını yitiren, Mehmet Ali Tosun’un kardeşi Rahşan Tosun, AKP’li vekillerin görüşme taleplerini kabul etmediklerini kaydederek, “Kardeşlerimizin katilleri ile bir araya gelmemiz mümkün değil. Bu kan duracak, anaların gözyaşları silinecekse biz bekleriz. Ancak daha önce de geldiler. Boş boş gelip gidiyorlar. Bizim ikiyüzlü insanlarla görüşmemiz olmaz” diye konuştu. Bombardımanda yaşamını yitiren Serhat Encü’ün ağabeyi Veli Encü de, “Başlatılan barış süreciyle de katliamı unutturmaya çalışıyorlar. Ancak Roboski katliamı AKP hükümetinin yakasında kara bir leke olarak kalacaktır ve bu katliamı gerçekleştirenler bir gün mutlaka adaletin önüne çıkarılıp hesap vereceklerdir” diye kaydetti. “Hükümet samimi bir barış süreci yürütmek istiyorsa önce Roboski katliamıyla başlamalıdır” diyen Encü, “Barışın yolu Roboski’den geçer. Biz onurlu bir barışı destekliyoruz. Bir taraftan barıştan bahsedip diğer yandan sivil insanları silahlandırıp koruculaştırmak, halkı kandırmaktır” ifadelerini kullandı.

Kaynak: DİHA 18 Nisan 2013