Türk Bayrağı’yla sorunu olmayan BDP’lileri ve Kürdistan’daki
İslamcıları zorlu bir süreç bekliyor. Kürt ve Kürdistan Meselesinde yeni
bir sürecin başladığı anlaşılmaktadır. Bu sürecin Türkiye’deki iç
gelişmeler ile Ortadoğu ve özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmelerle
yakından ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan İran’la ilgili ABD ve İsrail’in planları,
Filistin-İsrail ihtilafının geleceği ve büyük fotoğrafta Ortadoğu ve
Kuzey Afrika’daki (ki İslam coğrafyasının en önemli bölümünü ve
merkezini temsil eder) gelişmeler de bu konuyla yakından bağlantılıdır.
Arap halkları özgürlük istiyor, Kürdistan halkı özgürlük istiyor.
Türkiye, engelleyemediği özgürlük talebini idare etmeye ve bu süreci kar
hanesine yazmaya çalışıyor. İran ise Suriye’den dolayı ciddi bir
sıkıntı içerisindedir. Bunun da elbette bazı önemli sebepleri vardır.
Suriye ve Lübnan Hizbullah’ı ile stratejik müttefik olan İran’ın,
Suriye’yi kaybetmesi hem kendisi hem de Lübnan Hizbullah’ı için bir
yıkım olacaktır. PKK ve Türkiye Hizbullah’ının da düne kadar İran’a
yakın durduğu bilinen bir husustur. Türkiye ve daha ziyade AKP
hükümetinin son hamlesi ile PKK’nin İran ve Esat’tan uzaklaştığı,
Suriye’de PYD üzerinden Türkiye ile PKK’nin müttefik hale geldiği
görülmektedir ki bu hamle İran açısından ölümcüldür.
AKP hükümetinin Öcalan üzerinden PKK’yi kuşatması ve İran ile
Türkiye’deki AKP karşıtı Kemalist sol muhalefetten uzaklaştırması,
CHP’yi zayıflatacağı gibi, Kemalistlere karşı da belirgin bir üstünlük
sağlamasına imkân vermiştir. PKK’nin medya ve doğrudan propagandasıyla
Kürt coğrafyasında AKP’nin çok zayıfladığı, Hüda Par ve Azadi
İnisiyatifi’nin de Kürdistan’ın Kuzeyinde siyasi hayata dâhil olmasıyla
AKP için tehlike çanlarının çaldığını söyleyebiliriz. Ancak, AKP’nin son
hamlesi hem kendisini PKK-BDP yelpazesiyle yakınlaşmaya, işbirliğine
götürmüş hem de Kürdistan’ın Kuzeyi ile Suriye’de üstünlük sağlamasını
sağlamıştır.
Kürdistan’ın Kuzeyinde Hüda Par ve Kürdistan İslami (AZADÎ)
İnisiyatifi’nin siyaset sahnesine çıkması çok önemlidir ve yeni süreci
olumlu etkilemiştir. Çünkü PKK Kürdistan’daki milli potansiyeli
hegemonyasına almış ve siyasi açıdan gücünün zirvesinde olmasına rağmen
Türkiye devletini, AKP hükümetini geriletememiştir. Ancak buna rağmen
Türkiye’nin Güney Kürdistan ve Suriye’de sağlıklı, uzun vadeli bir hesap
yapmasına da engel olabilmiştir. İşte bu yeni süreç bunun yolunu
açmıştır.
PKK ve AKP hükümetinin yakınlaşması yukarıda izah ettiğimiz Güney
Kürdistan ve Suriye ile ilgili olduğu gibi, Türkiye Kürdistan’ındaki
siyasi gelişmelerle de yakından ilgilidir. AKP ve PKK siyasi açıdan
güçlerinin zirvelerinde olmasına rağmen, Kürdistan’ın Kuzeyindeki İslami
muhalefetin örgütlenmesi ve siyasi hayata dâhil olmasıyla, hem AKP’de
hem de PKK’de zemin kaybetmeye başlayacağı endişesi –kaygısı
başlamıştır. En güçlü dönemlerinde ittifak etmeleri iki cenahın da
yararınadır. Bu gelişme Kürdistan’ın Kuzeyinde siyasi hayata dâhil olan
Hüda Par ile Azadî İnisiyatifi’nin de yararınadır. Çünkü silahların
sustuğu bir ortamda siyaset yapmak herkesin menfaatinedir.
Gelecek iki yıl içerisinde yapılacak yerel ve genel seçim ile
Cumhurbaşkanlığı veya devlet başkanlığı seçimi de çok öğretici
olacaktır. Hüda Par ve Azadi İnisiyati’nin varlığı ile Kemalizm ile
beraber AKP’nin de Kürdistan’da zayıfladığını görecek ve Kürdistan
halkının kendi maslahatına uygun yöneticiler tarafından yönetimine şahit
olacağız. BDP’nin yanı sıra, Hüda Par’ın da mitinglerinde Türk
bayrağını kullanmadığına şahit olacağız. Bu bile başlı başına bir
kazanımdır. Yakın bir dönemde Kuzey Kürdistan’da Türk bayrağıyla siyaset
yapmanın imkânı kalmayacaktır. Bayraktan kurtulma aynı zamanda
Türki-Kemalist etkiden de kurtulma ve özgürleşme anlamına gelecektir.
Onun için Türk bayrağının dalgalanmadığı her ev, mekân, meydan, parti
binası vs Kürdistan halkı açısından bir kazanımdır. Türk bayrağıyla
(veya bayrak) sorunu olmayan BDP’lileri ve Kürdistan’daki İslamcıları
zorlu bir süreç bekliyor.
Sıdkı ZİLAN
Kaynak: haberdiyarbakir.com 05 Nisan 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder