Demokratik Anayasa Hareketi, barış sürecinde çatışmaların
durmasının son derece önemli olduğu ancak bu sürecin yükünün ve
sorumluluğunun Kürt halkına ve hareketine yıkma yaklaşımının doğru
olmadığını belirtti.
Demokratik Anayasa Hareketi (DAH), Kürt sorununun çözümüne ilişkin
Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı yaptı. Toplantının yapıldığı
salona “Eşitlik, Özgürlük ve Demokrasi için Barış” pankartı asıldı.
Çok
sayıda DAH aktivistinin katıldığı toplantıda açıklamayı yapan Av. Ali
Ersin Gür, barışın bölge halklarının en öncelikli ihtiyacı durumunda
olduğuna dikkat çekerek, çatışmanın durmasının son derece önemli bir
kazanım olduğunu belirtti. Asıl sürecin bundan sonra başlayacağına vurgu
yapan Gür, şunları söyledi: “Geçmişten gelen korkularımızdan kurtularak
barışçı bir gelecek kurabilmek için önce geçmişin acılarıyla
yüzleşmeliyiz. Bu yüzleşmeyi yapabildiğimiz ölçüde tek dil, tek inanç,
tek kimlik dayatan tekçi ve tepeden inmeci devlet yasını aşabilir,
eşitlerin özgürce yaşandığı yeni bir ülkeyi kurabiliriz. Bunu yapabilmek
için önce birbirimizle konuşmalı, demokratik bir siyasal hayatı inşa
etmek için anayasa yapım sürecine müdahil olmalıyız. Herkesi kimliklerin
eşit, dillerin ve inançların özgür olduğu, emeğin hakkını aldığı,
katılımcı bir demokrasi için harekete geçmeye davet ediyoruz.”
‘Sürecin yükünü Kürt hareketine yıkmak doğru değil’
“Barış sürecinin demokratik kazanımlarla sonuçlanması, Kürt halkının
eşitlik ve özgürlük taleplerinin gerçekleşebilmesi için tüm ezilen
kesimlerin, azınlıkların, işçi ve emekçilerin, Alevilerin, inanç ve
vicdan özgürlüğü isteyenlerin, aydınların, gençliğin, kadınların bu
sürece örgütlü olarak doğrudan katılması gerektiğine inanıyoruz” diyen
Gür, bu sürecin yükünü ve sorumluluğunu Kürt halkına ve hareketine yıkma
yaklaşımını doğru bulmadıklarını kaydetti. Gür, demokrasi güçlerini,
işçi ve emekçileri, yok sayılanları, ezilenleri tarihsel rollerini
üstlenmeye ve ortak mücadeleye çağırdıklarını dile getirdi.
‘Cezaevlerinde bir iyileşme söz konusu olmadı’
Toplantıda konuşan DAH aktivisti ve TUHAD-FED Ankara Temsilcisi Havva
Özcan ise, sürecin iyi okunması gerektiğini ve hassas bir süreç
olduğunu belirterek, cezaevlerinde şu ana kadar herhangi bir iyileşmenin
söz konusu olmadığını dile getirdi. Cezaevlerinde hasta tutsakların
halen tutulduğunu ifade eden Özcan, bu süreçte açılmayan cezaevlerinin
bile açıldığını kaydetti. Süreçten hem umutlu hem de kaygılı olduklarını
dile getiren Özcan, tehlikeli ve hassas bir süreçten geçtiklerine
işaret etti.
‘Gerilla çekilirse Kürt bölgesinde Hizbullah güçleri devreye girer’
DAH aktivisti ve Türkiye Barış Meclisi Sekreteryası’ndan İmam
Canpolat ise, Kürt hareketinin bu sürecinin aslında 14 yıl önce
başlattığına dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ama maalesef o
zamanki hükümet ve sayın Başbakan Erdoğan başkanlığındaki hükümetler. bu
süreci yanlış okudular. Kürt hareketini tasfiye etme sürecine
çevirdiler. 1999 yılında biliyorsunuz, Kürt Halk Önderi’nin çağrısıyla
tek yanlı, devletle herhangi bir sözleşme ya da anlaşma yapmadan, bu
kararı devlete mektuplar şeklinde bildirdi.
1999 yılında 30 bin insanın
hayatını kaybettiği söyleniyordu. 14 yıl geçti, Kürtlerin talepleri
kabul edilmedi. Tekrar savaş tırmandı, bugün yine bakıyoruz resmi
ağızlardan 45-50 bin kayıptan bahsediliyor. Bugün gelinen aşamada yine
aynısı olur diye düşünmüyoruz kuşkusuz; ama benzer tehlikelerin olması
var. Neden çünkü hükümet hiçbir yasal güvence almıyor. Hükümet bu sorunu
çözmek için ne bir kanun çıkarıyor ne bir açıklama yapıyor. Daha
şimdiden gerilla güçleri çekilirse Kürt bölgesinde hangi güçlerin boy
göstereceği işaretleri alınıyor. Çekilmenin konuşulduğu bir dönemde bile
Hizbullah güçlerinin devreye sokulmak istendiği açıkça ortadadır.
Korucuların halka nasıl davranacağı hesabı yapılmalıdır. Bizim talebimiz
Meclis karar almalı, Meclis’in kararında bu sürecin denetlenmesi için
bir komisyonun çıkarılması ya da oluşturulması gerekiyor. Meclis dışında
da aynı şekilde bir heyetin oluşturulması gerekiyor.”
DAH aktivisti Nurettin Sönmez ise, barış sürecinin başlamasıyla
beraber Ortadoğu halklarının bir barışa kavuşmasının beklentisinin
olduğunu ifade ederek, emperyalist güçlerin halklar arasında korkunç bir
savaş başlatma planlarının olduğunu dile getirdi.
Kaynak: yuksekovahaber.com 11 Nisan 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder