3 Nisan 2013 Çarşamba

Kürdistan’da Siyasi İttifak Sorunu ve Aktörler

kürdistan byr
Bu iş siyaset yolu ile halledileceğinden, Kürdistan’ın Kuzeyindeki siyasi aktörlerin Ankara karşısında anlamlı bir güç olabilmeleri için ittifak etmeleri gerekir.

PKK ve Devleti Barışa Mecbur Eden Nedenler

Barışın kendini dayatması önemlidir ve barışı desteklemek, hepimizin görevidir. Lakin bu barış sürecinin nedenleri üzerinde düşünmek, tarafları buna mecbur eden sebepleri irdelemek elzemdir.

Devlet ve PKK savaş yorgunudur ve ikisi de barışta karar kılmamaları durumunda, kaybedeceklerini iyi biliyorlar. Kaybet-kaybet sürecinden, kazan-kazan sürecine geçiş sürecinden bahsetmek yerinde olacaktır.
Elbette devlet, hükümet ve PKK’nin yanlışları, savaş kararı Türkiye halklarına ve Kürdistan halkına da zarar vermektedir. Bu sebeple bu barış hepimizi ilgilendiren bir durumdur. Konuya giriş yaparsak;

PKK ve Devleti bu sürece mecbur eden sebepler nelerdir?

Türkiye devletinin inkarcı ve baskıcı rejimi dönüşmek zorundadır. İkincisi, Suriye meselesi Türkiye ve hükümeti ciddi olarak zorlamaktadır. Haliyle TSK ile PKK arasındaki savaş iki kesimin imkanlarını tüketmektedir.  PKK ile AKP hükümeti bunu anladıkları için PKK veya Kürdistan’a statü, Türkiye’ye de Suriye ve Bölgede güç, kuvvet, iktisadi ve siyasi avantaj manasına gelen bir süreç söz konusudur.

Bir de bu sürecin Türkiye ve (Kuzey) Kürdistan’dan kaynaklı bazı gelişmelerle alakası vardır. AKP hükümeti yapacağını yapmış, anayasa değişikliği ve iktidarda kalmak gibi büyük hamleleri gerçekleştirebilmek için Türkiye siyasi sınırları içerisinde sükunete ihtiyaç duymakta, Türkiye’nin en önemli dinamiği olan Kürdistan siyasi muhalefeti ile iyi geçinmek durumundadır, hatta karşılıklı istifade ve destek de söz konusudur.

Kürdistan kaynaklı bazı siyasi gelişmeler de PKK ve hükümetin bu kararı almalarını kolaylaştırmış, onları teşvik etmiştir, diye düşünüyorum.  Bunlardan biri Hüda Par’ın siyasi hayata katılmış olmasıdır. Hüda Par’ın çalışması ve siyasi hayata katılması uzun vadede AKP’yi Kürdistan’da zayıflatacağı gibi, PKK’nin elindeki zeminin anlamlı bir kısmını elde edeceği de düşünülmektedir.

Haliyle AKP ve PKK, Suriye’de hasım olmaktan çıkıp, yakınlaşan ve iş birliği yapan iki müttefik olmak için, Kuzey Kürdistan’da da yarı yarıya ellerinde bulundurdukları zemini kaybetmemek için en uygun zamanda, en güçlü anlarında ve şartların da dayatmasıyla barışta karar kılmışlardır.

ABD ve Güney Kürdistan hükümetinin de bu gelişmede olumlu katkısı vardır. PKK bu süreç ile AKP-Hükümet ile PKK’nin savaşından medet uman Kemalistleri, İran’ı ve Esat rejimini de hayal kırıklığına uğratmışlardır.

Kürdistan’da yeni bir sayfa açılmakta, siyaset yapma imkanı ve çeşitliliği için de zemin uygun hale gelmektedir. PKK’nin şimdiye kadar silahla sindirdiği bir Kürdistan muhalefeti vardı. Bundan sonra eşit şartlarda olmasa da nispeten uygun koşullarda siyaset yapma imkanı olacaktır.   PKK’nin kontrol ettiği Kürdistan’daki Belediyeler, sivil kurumlar da bundan böyle Kürdistan halkına hizmet etmenin yollarını aramalıdırlar. Çünkü savaş döneminde imkanlar şeffaf olmayan bir şekilde heder ediliyordu.

Kürdistan’da eğitim, siyaset, medya, diyanet, ticaret, çevre, toplum bazında işler yolunda değildir.  Haliyle bunca yılın tahribatını telafi etmek, yaraları sarmak seferberlik düzeyinde çalışmakla, sabırla mümkündür.

Kuzey Kürdistan’da Siyasi İttifak Sorunu ve Aktörler

Bu iş siyaset yolu ile halledileceğinden, Kürdistan’ın Kuzeyindeki siyasi aktörlerin Ankara karşısında anlamlı bir güç olabilmeleri için ittifak etmeleri gerekir.  BDP’nin tek başına bu işin altından kalkması mümkün gözükmemektedir. DTK’nın da, üzerindeki ideolojik, siyasi baskı ve gölge nedeniyle Kuzey Kürdistan’daki tüm siyasi hareketler için şemsiye örgüt olması mümkün değildir. Haliyle buna bir çözüm bulmak gerekmektedir.  BDP ve diğer siyasi hareketlerin kendi grupsal menfaatlerini bir tarafa bırakıp, ittifak zemininde buluşması gerekmektedir.

Bugün itibariyle Kürdî zeminde beş kanuni-siyasi parti (BDP, HÜDA-PAR, HAK-PAR, KADEP, ÖSP) bulunmaktadır. Buna ek olarak programı ile kendini Kürdistan kamuoyuna deklare etmiş Kürdistan İslami (AZADÎ) İnisiyatifi bulunmaktadır.  Bunun dışında da bazı dinamikleri temsil eden oluşumlar da vardır.

Yapılması gereken şudur; isimlerini zikrettiğimiz siyasi parti ve oluşumların öncülüğünde; “Türkiye’de Kürdistan Konferansı”nın ikincisi yapılmalıdır. Konferansın neticesinde, yeni anayasaya ilişkin ve genel olarak Kürdistan halkının talepleri tespit edilmeli, Ankara nezdinde bu taleplerin fiiliyata geçirilmesi için, konferansın bir sonraki toplantısına kadar görevlendirilecek “Konferans Daimi Komitesi” tarafından girişimlerde bulunulmalıdır.

“Türkiye’de Kürdistan Konferansı” Kürdistan’daki tüm siyasi, sivil, mezhebi, dini, etnik, felsefi vs kesimleri temsil etmelidir. “Konferans Daimi Komitesi” iki yıllığına seçilmeli, iki yılda bir Konferans toplanmalı ve yeni gelişmeleri değerlendirerek ek kararlar almalı ve ihtiyaca cevap vermeyen kararlarını güncellemelidir.

Ankara, AB, BM, İKÖ, Arap Ligi, Büyük Devletler ve diğer önemli uluslar arası oluşumlar nezdinde Kuzey Kürdistan halkının temsili, Kürdistan Konferansı ve Görevlendirdiği Heyet tarafından sağlanmalıdır. Alınacak bağlayıcı bir karar ile siyasi parti ve grupların, kendi örgütlerini ilgilendiren konular dışında, milli meselede diplomasi yapması kurallara bağlanmalı ve milli mutabakat metnine göre hareket etmeleri sağlanmalıdır.

Kaynak: haberdiyarbakir.com 27 Mart 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder